Okul dediğin yer dört duvar bir bina.
Okulu evden, iş yerinden ve diğer dört duvar olan yerlerden ayıran fark içinde öğretmenlerin olması.
Öğretmenler olunca çocuklar, öğrenciler oluyor.
O dört duvarı olan binaya başka bir anlam kazandırıyor.
Hele 129 yıllık bir yerden bahsediyorsak orada biraz durmak lazım.
Antalya’da, Antalya Lisesi var 1898 yılında yapılıyor Antalya’nın ilk lisesi Türkiye’nin ilk 100 lisesinden birisi.
Şehrin önemi devlet adamları, bürokratları, politikacıları hep tarihi Antalya Lisesi’nden mezun olmuştur.
Afyonkarahisar’a geldiğimde her seferinde hayranlıkla önünden geçtiğim Afyon Lisesi 1894 yılında eğitime başlıyor.
Buradan da 2 cumhurbaşkanı olmak üzere çok sayıda devlet adamı, bürokrat, siyasetçi çıktı.
Kütahya’nın arka caddelerinde dolaşırken muhteşem bir binanın önünden geçerken durup baktım.
1890 yılında eğitime başlayan Kütahya Lisesi.
Geçip karşısına uzun uzun inceledim.
Ne muhteşem bir bina.
Türkiye’de 100 civarında 1890’lı yıllarda yapılan tarihi okullar var.
Kendine özgü mimarisi ile dikkat çekiyorlar.
Osmanlı Mimarisinin inceliklerini görmek mümkün.
Çok isterdim böyle bir okulda eğitim görmek.
Elbette her okulumuz önemli, her okulumuzda iyi öğretmenlerimiz var.
Ama Afyon Lisesi gibi 129 yıllık bir okul başka.
Elbette okul dediğin dört duvar.
Ama oranın başka bir ruhu var, başka bir geleneği ve başka bir kültürü var.
Afyon Lisesi sadece bir okul değil.
Afyon Lisesi bir yuva, bir aile, bir cemiyet.
Her ne kadar Afyon Lisesi uzun bir süre gözden düşmüş olsa da birinin küçük bir sihirli dokunuşu gerekliydi.
O kişi şimdi Süleyman Demirel Fen Lisesi Müdürü Turgay Bingül’ün sihirli dokunuşuyla yeniden eski parlak günlerine dönmeye başladı.
Onun sayesinde nitelikli okullardan birisi oldu.
Başarılı öğretmenler Afyon Lisesi’nde toplandı.
Yeniden Afyon Lisesi fark yaratmaya başladı.
Sonra?
Sonra Turgay Bingül kurduğu sistemin tam meyvelerini toplayacağı sırada Afyon Lisesi’nden, Süleyman Demirel Fen Lisesi’ne görevlendirdiler.
Ödül mü, ceza mı? Anladım.
18 Mayıs sabahı güne Afyon Lisesinde başladım.
İlesam ve Afyon Lisesi ortaklığında düzenlenen “Cumhuriyetin 100. Yılında Gençlerin Gözünde Atatürk" konulu şiir yarışması ve ödül töreni vardı.
İlesam Temsilcisi Cemil Hızır ve Afyon Lisesi Okul Müdür vekili Ramazan Balkan’nın davetine katıldık.
Salonun ortalarında öğrencilerin arasında kendime bir yer bulup oturdum.
Biraz sonra Vali yardımcısı Mehmet Keklik kapıda görüldü.
Mehmet Keklik başarılı ve gelecekte iyi bir vali olacak isimlerden birisi.
6 Şubat Kahramanmaraş depreminden bu yana deprem bölgesindeydi.
Ara sıra telefonla görüşüp konuşuyorduk.
Uzun bir aradan sonra geldiğini görünce selamlaşmak için yanına gittim ve birlikte oturmamız gerekti.
Genellikle öyle ilk sıralarda olmayı çok beceremem.
Kısa bir muhabbetten sonra tören başladı.
Sırayla ilk 3’e ve diğer öğrencilere belgeleri takdim edildi.
Okul Müdür vekili Ramazan Balkan ve edebiyat öğretmenlerini kutluyorum.
Özellikle 55 şiir yazan öğrencileri tebrik ediyorum.
Cumhuriyetin 100. Yılında Gençlerin Gözünde Atatürk” şiirleri için hepsini tek tek kutlarım.
Güzel bir törenden sonra dağıldık.
Tam çıkarken bir afiş dikkatimi çekti.
18 Mayıs akşamı Afyon Lisesi salonunda tiyatro vardı.
Mimal Tiyatro’nun ‘Biri Bizi Çimdiklesin’ adlı oyun sahnelenecekti.
Erdinç Aydın’ın yazdığı harika bir komedi oyunu.
Okul öğretmenlerinden Zekai Ekşi yönetmiş.
Oynayanlar okul öğrencilerinden
Ali Arda Gürsoy
Gülistan Tekeli
Sabri Berat Onuş
Salih Yavuz Topaloğlu
Damla Uslu
Elif Feyza Arslan
Asaf Utku Tekin
Sıla Aktürk
Berra Yüzügüldük
Betül Fatma Boru
Elif Can
Nil Arslan
Hasan Ali Kartal
Emin Kılınçarslan
Yağız Taşpınar
Yüksel Buse Canavar
Neslişah Saygılı
Elbette bu güne kadar birçok okul tiyatrosu izledim.
Devlet tiyatrosundan belediye tiyatrosuna, özel tiyatrodan amatör tiyatro guruplarına kadar yüzlerce oyun izledim.
Bildiğiniz gibi Afyonkarahisar’a 5 yıldır 50 civarında Türkiye’nin birçok önemli sanatçılarını getirdik ve şehri bir tiyatro şehri haline getirdik.
Afyon Lisesi Öğrencilerinin oyununu izlerken sadece bir gazeteci olarak değil, bir tiyatro izleyicisi olarak değil aynı zamanda tiyatro organize eden birisi olarak izledim.
Salonun son sıralarından bir yere oturdum.
Oyuncuların hepsi iyi bir performans sergiledi.
2 yerde oyuncular sözlerini unuttu.
Bu çok doğal profesyonel oyuncularda bizim salonda çok yaşadık sözlerini unutanı.
İzleyici alkışlarıyla o durumu kurtardı.
Oyunda en başarılı isimlerden birisi büyük anne olan kişiydi.
Oyunun yarısında yer aldı ve oyunu tamamen bir koltukta oturarak tamamladı.
Gidip gelen aklı, tutamadığı çişi ile gecenin en başarılı oyuncularından birisiydi.
Kapıcı karakteri kısa bir sürede geceye damgasını vurdu.
Evin hanımı oyunun başından sonuna kadar sahnede hep vardı.
Bir saatten fazla oyunda kalmak zor bir iştir.
Oyunu tek başına sırtladı.
Özellikle finalde aynı sahne 4 kez yaşandı.
Her uyuyup uyandığında bir cinayet işliyor.
Rüya mı gerçek mi? Sorgusu yaşandı.
Harika bir oyun ve çok iyi hazırlanmış bir öğrenci gurubu vardı.
Hepsini tebrik ederim.
Emeklerine sağlık.
Zekai Ekşi’yi ve öğrencilerini tebrik ediyorum.
Elbette okul Müdür Vekili Ramazan Balkan’ı da kutluyorum.
Bu arada oyundan sonra salona gelip en öne oturanları kınıyorum.
Oyun zamanında bazı öğrencilerin oyun anında kendi arasında konuşması, bazılarının kalkıp oturması hiç şık değildi.
Zekai Ekşi hocam bence öğrencilere tiyatro, klasik müzik, sergi nasıl takip edilir.
Nasıl davranılır bunları da anlatalım öğretelim.
Yaşayarak öğrenmek zor oluyor hem başkalarını rahatsız ediyorlar hem de itici oluyorlar.
İşte böyle sabah güne Afyon Lisesinde başladım gece Afyon Lisesinde son buldu.
Onun için Afyon Lisesi gibi okullar sadece bir okul değil.
Oranın başka bir ruhu ve özelliği var.
Afyon Lisesi 129 yıllık bir gelenek.
Elbette diğer okullardan farklı olacak.
O farkı da okulda görev yapan öğretmenler yaratır.
Bana ne ben dersime girer çıkarım gerisinden bana ne derseniz olmaz.
Sizin işiniz sadece derse girip çıkmak değil.
Öğretmen insan yetiştirme sanatı.
Öğretmenlik sadece bir meslek değil.
Sadece meslek olarak bakarsanız olmaz.