NEDİR BU İSTANBUL SÖZLEŞMESİ, ARTILARI VE EKSİLERI NELERDİR HADİ GELİN BİRAZ İNCELEYELİM
İstanbul sözleşmesi, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle mücadele amacıyla 11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açılan uluslararası insan hakları sözleşmesidir.
Türkiye 12 Mart 2012'de sözleşmeyi onaylayan ilk ülkedir.
45 ülke+Avrupa Birliği ülkeleri imzalamıştır. Avrupa Konseyi üyesi olup sözleşmeyi imzalamamış sadece 2 ülke vardır. Bunlar Rusya ile Azerbaycan'dır.
Sözleşme Avrupa Konseyi tarafından desteklenmektedir ve taraf devletleri hukuki olarak bağlar.
SÖZLEŞMENIN MADDELERİ NELERİ KAPSIYOR
-Sözleşme gereğince devlet, şiddetten şikayetçi olan kadına, dilerse çocuklarıyla birlikte barınma imkânı veriyor.
-Süreç sona erene dek maddi yardım sağlıyor.
-İş ve kimlik değişikliği yapmak isterse yardımcı oluyor.
-Şiddet uygulayan hakkında en az 1 ay süreyle uzaklaştırma kararı alınıyor.
Sözleşme sadece kadınlara yönelik değil, çocuklara karşı şiddet ve çocuk istismarınında önlenmesini amaçlamaktadır.
Madde 26 Mağdur çocuğun haklarının korunması ve mağduriyetin önlenmesi için yasal düzenlemenin gerekliliğini anlatırken
Madde 37 Çocuk yaşta evliliği ve zorla evlendirilmelerin suç sayılması için yasal dayanakların oluşturulmasının gerekliliğinden bahseder.
Sözleşmede kadın terimi sadece yetişkinleri değil 18 yaşından küçük kız çocuklarınıda kapsamaktadır.
Bu kapsamda cinsiyet rolleri ekseninde şekillenmiş kalıpların kültür, töre, din, gelenek veya "sözde namus" gibi kavramların yaygın durumdaki şiddet haline gerekçe olmasının önüne geçilmesi ve önleyici tedbirlerin alınması taraf devletlerin yükümlülüğü altındadır.
Sözleşmede mağdurların alabilecekleri destek hizmetlerinede örnekler verilmiştir. Bu çerçevede mağdurlara -Gerektiğinde yasal ve psikolojik danışmanlık
-Ekonomik yardım
-Barınacak yer sağlama
-Sağlık hizmeti
-Eğitim, öğretim, istihdam sağlanması gerekliliği belirtilmektedir.
23. Madde Kadın Sığınma Evlerinin olması gerektiğini
24.Madde Şiddet mağdurlarının kesintisiz destek alabilecekleri telefon yardım hatları tavsiyesinde bulunmaktadır.
Ayrıca sözleşme şiddet mağdurları için faillere karşı tazminat hakkınıda getirmektedir.
Bir kadının olurunu almadan kürtaja zorlamak, maruz bırakmakta sözleşmede cezai yasal tedbirler gerektiren eylemler olarak tanımlanmıştır.
PEKİ ŞİDDET GÖRENE SAHİP ÇIKAN BU SÖZLEŞMENİN BU KADAR TARTIŞILMASININ SEBEBİ NE BİRAZDA BUNA DEĞİNELİM
Sözleşmenin getirdiği 6284 sayılı kanunda muallakta olan "Şiddet" tanımı var. Şiddet görme ihtimali hissettiren herşey fiziksel şiddet ile eşdeğer tutuluyor. Bu da şiddet görmediği halde bile şiddete maruz kaldım denilerek yetkililerle irtibata geçip babayı, abiyi, eşi polis eşliğinde evden aldırtabiliyor. Bu da herhangi bir tehdit ya sa fiziken şiddetin söz konusu olmadığı durumlarda aile arasındaki en ufak anlaşmazlığın adli bir vakaya dönüşmesine sebep oluyor.
İkinci bir konu ise sözleşmede yer verilen "Toplumsal Cinsiyet Eşitliği" kavramı LGBT lobilerinin eşcinsel evliliklere zemin hazırlamak konusunda işlerine geliyor.
Sözleşme iptal edilirse gerçekten şiddete maruz kalan kadınların ve çocukların mağduriyetlerinin toplumsal yarayı dahada derinleştireceğini düşünüyorum. Keyfe keder şiddet gördüm diye yetkili makamları meşgul edenlere karşı yasal düzenleme getirilmesi daha mantıklı gibi görünüyor.
İstanbul sözleşmesi, erkek egemen toplumda kadının güvencesidir.