Anlayışlı, hal hatır, yol yordam bilen birisi sağıra; “komşun hasta” diye haber verdi.
Sağır kendi kendine dedi ki; “Bu sağır kulakla ben onun sözünü nerden anlayacağım.”
Hasta kimsenin sesi yavaş çıkar. Fakat mutlaka gitmez lâzım.
Dudağını oynar görünce ne dediğini tahmin, kıyas yoluyla anlarım.
Ey benim mihnete düşmüş dostum, nasılsın? derim. O, elbette iyiyim komşum diyecektir.
Şükürler olsun diye cevap verir; ne çorbası içtin? diye sorarım. O da meselâ mercimek çorbası diye cevap verir.
Afiyet olsun der, hekimlerden kim geliyor, kendini hangisine tedavi ettiriyorsun? derim. O, filan hekim deyince;
Derim ki: “Ayağı çok uğurludur, geldi mi işin yoluna girdi demektir. Biz onun ayağının uğurunu tecrübe ettik. Nereye vardıysa dilek hasıl oldu”
O, saf adam, kıyas yoluyla tasarladığı bu cevapları doğruluğuna inanmış olduğu halde hastaya ziyarete gitti.
“Nasılsın?” dedi. Hasta: “Ölüm halindeyim” deyince, sağır; “Elhamdülillah” diye bağırdı. Hasta bu sözden hiddetlendi canı sıkıldı.
“Bu ne biçim şükür? O, bizim kötülüğümüzü istiyormuş anlaşıldı” diye düşündü. Sağır bir söz tasarladı amma yanlış düştü.
Bundan sonra sağır, hastaya “Ne yedin?” diye sorunca hasta; “Zehir” dedi. Sağır “afiyet olsun” der demez hastanın öfkesi arttı.
Bundan sonra sağır; “Tedavi için doktorlardan kim geliyor?” diye sordu. Hasta; “Hadi be, defol, Azrail geliyor!” diye cevap verdi. Sağır; “Ayağı pek uğurludur, sevin, neşelen!” dedi.
Sağır; çok şükür hal, hatır sorup komşuluk hakkını gözettim diyerek, sevinip dışarıyo çıktı.
Sağır, eşekliğinden tamamiyle aksini sandı, ziyanın ta kendisi olan o işi kâr zannetti.
Hasta ise; “Bu bizim canımıza düşmanmış, onun kötülük kaynağı olduğunu bilmiyormuşuz” diyordu.
Hatırına yüz türlü kötü şeyler geliyor, ona türlü türlü haber göndermeyi zihninde kurup çözüyordu.
Kötü bir yemek yiyenin o yemeği kusuncaya kadar midesi bulanır. İşte hiddeti yenmek budur, onu kusma ki karşılık tatlı sözler duyasın. Sabrı olmadığı için hasta kıvranmakta, “Nerde bu kötü sözlü köpek ki, söylediklerinin hepsine karşılık vereyim. O zaman tamamiyle hasta idim; aslan gibi olan aklım uyumuştu, hatırıma bir şey gelmedi. Hal, hatır sorma, gönül almak ve teselli etmek içindir. Halbuki bu hatır sorma değil, düşmanlık.
Düşmanını zayıf ve bitkin bir halde görüp memnun olmak istemiş” diyordu.
Nice kimseler vardır ki, ibadet görevlerini yapıp, Allah’ın yanında makbul olup mükâfat görmeyi ümit eder.
Hakikatte bu gizli bir günahtır. (zira Allah’tan gayriyi hedef tutan ibadet suçtur) Nice bulanık şeyler vardır ki sen onları saf ve berrak sanırsın.
O sağır gibi... Sağır iyilik yaptım zannetmişti halbuki aksi netice verdi.
O, bir hastaya iyilikte bulundum, hatırını sordum, komşuluk hakkını yerine getirdim diye rahatça oturmuştu.
Halbuki hastanın gönlünde bir ateş alevlendirmiş kendisini de yakmıştı.
Yaktığınız ateşlerden sakınınız. Gerçek hakikat şu ki siz günahınızı artırmış oluyorsunuz.
Peygamber (S.A.V.) bir riyakâra namaz kıldığı halde “Ey yiğit kalk, bir daha namaz kıl. Senin kıldığın namaz değil” dedi.
Bu tehlikelere çare olmak üzere her namazda “İhdina” (Fatiha: 5.) Sen bizi (doğru yola) hidayet et” denir.
Bu da şu demektir ki; “Ey Allah’ım benim namazın dalalete düşmüş, riyaya sapmış kimselerin namazıyla karışmasın” Fatiha: 7.
O, sağırın zan ve kıyası yüzünden (komşusu ile olan) on yıllık ahbaplığı hiç olup gitti.
Ey Efendi, senin o aşağılık kıyasın yücelerden yüce olan Allah’ın vahyine karşı olursa...
Senin his ve duygu kulağın harfleri anlayabilirse de bil ki gaybı duyacak kulağın sağırdır.
KONUNUN KISA AÇIKLAMASI
Nice insanlar vardır ki ibadet vazifelerini Allah’tan bir karşılık bekleyerek yaparlar. Hakikatte böyle ibadetlerin arkasından türlü günah işlemekten çekinmezler.
Yaptıkları ibadetin, kıldıkları namazların geçmiş ve gelecek günahlarına bedel olacağını düşünürler.
Böyle ibadetin hakikatte günahtan farkı yoktur. Bu bir gizli günahtır ki ibadete hile katanlar tarafından işlenir. O, sağır komşu gibi ki aslında iyilik yaptım sanıyor, fakat hasta komşusunu incittiğinin, gönlünü kırdığnın farkında olmuyordu.
Başkalarına gösteriş olsun diye ibadet edenlerin hâli tıpkı böyledir.
Aynı şekilde hayatta karşılaşacağımız sorunlarımızın sonunu görmeden kıyaslama ve zan yoluyla halletmeye çalışırsak sağır komşunun durumuna düşeriz.
Hz. MEVLANA
MESNEVİ 3360-3395 Beyitler