Peygamber Efendimiz (s.a.v), Hz. Ali’nin seyisi (İbn-i Mülcem)’nin kulağına “Ali’nin şehadeti senin elinden olacak sana haber veriyorum.” demesi hakkında.
“Ben öyle bir (Allah) eriyim ki kanlıma, katilime bile lütuf şerbetim, kahır zehri olmadı. Hz. Peygamberimiz, hizmetkarımın kulağına, bu başımı boynumdan onun ayıracağını söyledi. Hz. Peygamber, ilahi vahiyle ölümünün onun eliyle olacağını haber verdi. (Seyisim bunu duyunca): Ya Ali “Beni önce öldür de benden bu kötü ve yanlış iş meydana gelmesin.” demekte; Ben de; “Madem ki ölümüm senden olacak, ben kaza ve kadere karşı nasıl hile edebilirim?” demekteyim. O, (seyis) daima önümde yerlere kapanıp, “Ey kerem sahibi beni Allah hakkı için ikiye böl. Ki bu kötü akıbete uğramayayım. Bu yüzden canım yanmasın.” der. Ben de daima “Yürü, git. Kader kalemi, bunu yazdı, yazının mürekkebi de kurudu. Olan oldu. Kader kaleminden nice bayraklar baş aşağı olur.
Gönlümde sana hiçbir düşmanlık yok. Çünkü bunu ben senden bilmiyorum ki. Sen Hakkın aletisin; yapan Allah’ın elidir. Hakk’ın aletini nasıl kınayayım; Hakk’ın aletine nasıl itiraz edeyim?” dedim. “O, (yani İbn-i Mülcem): “Öyle ise kısas ne için?” dedi. Ali cevap verdi: “O da Hak’tan; o da gizli bir sır.
Eğer Allah kendi yaptığı ise itiraz ederse, bu itiraz yüzünden bağlar, bahçeler yeşerir. Kendi yaptığı işe itiraz, ancak onun karıdır. Çünkü kahır da tektir, lütuf da. Bu hadiseler dünyasında emir O’dur; bütün kainatın sahibi ve hakimi O’dur.
Eğer kendi aletini kırarsa kırılanı tekrar tamir eder. “Hiçbir ayeti değiştirmedik ki arkasından daha hayırlısını indirmemiş olalım.” (Bakara Suresi 106.) remzini bilmek gerek ey asil insan. Cenab-ı Hak hangi şeriatın hükmünü kaldırdıysa adeta otu yoldu yerine gül bitirdi demektir.
KONUNUN AÇIKLAMASI
Hz. Ali’nin seyisinin adı İbn-i Mülcem idi. Hz. Peygamberimiz (s.a.v) Hz. Ali’ye ve seyisine ilahi vahiy ile, Hz. Ali’nin şehadetinin, seyisinin elinden olacağını haber verdi. Hz. Ali’nin seyisi bunu duyunca Hz. Ali’ye giderek ve ayaklarına kapanarak; “Ya Ali! Lütfet beni öldür, hiç olmazsa benim ellerimi kes! Ta ki ben dünyanın bu en alçak hareketini yapmaya muktedir olmayayım.” diyerek yalvardı.
Hz. Ali dedi ki; “Ey İbn-i Mülcem! Ben öyle bir Allah eriyim ki kendi katlimi öldürmeye lüzum görmedim. Allah’ın benim ölümüme vasıta ettiği şahsın kim olduğunu biliyorum. Çünkü Hz. Muhammed (s.a.v) bana ve sana aynı ilahi vahiyi haber vermişti. Ben Allah’ın yazdığı kaderi nasıl değiştiririm. Yürü git İbn-i Mülcem! Kaza levhasında yazılan hüküm kader levhasındaki gibi değildir. Allah’ın emri yine Allah’ın dilediği şekilde yerine gelmelidir. Esasen biz istesek de, istemesek de ilahi emir emredildiği şekilde olur. Bir kere kaza kalemi benim şehitliğim senin kılıcında olsun diye yazdı. Kalemin mürekkebi de kurudu. O kalemin yazısı ile nice bayraklar tersine dönmüş, nice devletler yıkılmıştır.” O zaman İbn-i Mülcem bana şunu sordu; “Ya Ali! Öyle ise bu kısasın sebebi ne? Allah senin gibi büyük bir veliyi, yaratılmışın ve İslamın iftihar sebebi olan böyle bir kahramanı şehit etmek için neden beni alet ediyor? Hz. Ali yine şunu söyledi: “Ey İbn-i Mülcem! Kısas da yine Hakk’ın kazasıdır. O’nun emridir. O emir öyle bir sırdır ki, idrakine insan aklı kadir değildir. Kendi yaptığını değiştirmek ancak O’nun kudretindedir. Çünkü Allah meydana getirdiği bir şeyi bozmak değiştirmek isterse, bunun yine bir başka ilahi hikmeti var demektir.
Allah, kahırda ve lütufta tektir. Bizim uğradığımız her kahır ve lütuf onun eseri, aslında biri ötekinden farksız olan nimetleridir. Kendi yaptıklarının tam zıtlarını yapma kudreti onundur. Allah’ın bir görünmezlik içinde aşikar ve bir aşikarlık içinde gizli olması da bundandır.
Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’in Bakara suresinde; “Herhangi bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya unutturursak, onun yerine daha hayırlısını veya benzerini getiririz. Allah’ın her şeye kadir olduğunu bilmez misiniz?” buyurur.
HZ. MEVLANA
MESNEVİ-3844.3860 BEYİTLER