Ziyade yemek yiyen, ister istemez tabiatın karanlığı içinde kalır. İbadetler içinde savmın yani orucun üstünlüğü oruçlu saatlerin zihni uyanık tutan ve ruhu Allah’a yükselten faziletlerindendir. “Savm” kelimesinin lugat manası “yükseklik”tir.
Oruca “savm” denilmesi de bu ibadetin, diğer ibadetlerin en ulvilerinden olması dolayısıyladır.
Melekut kapılarını vurmak isteyen açlık ve susuzlukla vurur. Şeytanların yollarını kapamak isteyen kimse bu yolları yine açlık ve susuzlukla düzeltebilir.
Şu gönüldeki ince ve şeffaf güzelliğe bir bak ki, bir iki lokma, gönlün ayını karanlıkta bıraktı. Manevi idrakin inceliği o ölçüde hassastır ki dünya ve dünyaya ait düşünceler o idraki söndürür. Lokma, her ne kadar yaşamak için bir ihtiyaç isede, duymak, düşünmek hele Allah aşkıyla yanmak için, yerine göre bir engeldir; nefsi kabartır, nefsin isteklerini sınırsız hale getirir; hak ve adaleti tanımaz olur.
Çünkü lokma, dünya içindir ve lokmadan murat, beşeriyettir, nefsin isteğidir.
Mümkün olsada hep mânevi gıdalar alsak. Gıda manevi olunca faydası çoktur. Çünkü manevi ekmek Allah bilgisidir, irfanıdır. Allah’ın emridir. Ruh onunla beslendikçe hem kendisi, hemde insanlık huzur ve mutluluğa ulaşır ve hem bu dünyada hem de ebedi alemde ölümsüz hayatı bulur.
İnsanlığın muradı manevi lokma yani Allah bilgisi, irfanı ve Allah emrini yerine getirmek olmalıdır. Bilinsin ki bütün muratlar sabırla olur. Büyük dileklere aceleyle varılmaz. Sabır imânın yarısı ve en büyük zaferlerin yoludur. Gerçek irfan yerinde söylemeyi, lüzumunda susmayı bilmektir.
Gönül verdiğimiz Allah ki adildir, bütün kâinatı adaletle, ölçü ile yarattı. Öyle idare etti. Onun ister canlı, ister cansız, ister düşünce olsun, hiç bir mahlûku hesapsız ve ölçüsüz değildir. GELİN BU ÖLÇÜYE BU HAK VE ADALETE UYALIM.
O Allah, bizim kendisine gönül verdiğimiz bilir. Çünkü asıl bizden evvel O, bize gönül bağlamış, kullarını derin bir muhabbetle yaratmıştır.
Kuldaki muhabbet Allah’ın muhabettinden oluşmuştur. Şimdi, Allah tarafından sevilmişlerden birisi olmanın manâsına dalalım ve yaşantımzı buna göre düzenleyelim, buna göre tefekkür (İslâm dininde günahlarını, kâinatı, varlıkları, doğayı, yaratılanları, kendini ve Allah’ı düşünmek ve O’nun yarattıkları varlıklardan, kâinattaki eşsiz mükemmellikteki düzenden ders çıkarmak) edelim.
Bilelim ki her işin en iyisini ve en doğrusunu ancak Allah bilir ve Allah yapar.
Hz.MEVLÂNÂ
MESNEVİ-3991 - 4003. Beyitler