Dünya aslanı av ve rızık arar, Allah aslanı ise hürlük ve ölüm!
Çünkü ölümde yüzlerce hayat görür de, kendi varlığını pervane gibi yakıp yandırır. (Nefislerin ölümünde)
Ölüm isteği doğru kişilerin boyunlarına bir gerdanlıktır. Çünkü bu söz Yahudiler için bir imtihan olmuştur. (Bakara 94-111) Cum’a 6-7)
Allah Kur’an’da buyurmuştur ki: “Ey Yahudi kavmi, ölüm, sadıklara hazinedir, kazançtır.
(Dünya ehli için) kazanç arzusu vardır. (Sadık olanların için ise), o ölümü istemek (O kazançtan) daha iyidir!
Ey Yahûdiler, halk arasında şerefinizi muhafaza etmek istiyorsanız bunu diliniz söylesin”
Hz.Muhammed bu bayrağı kaldırınca (yani bu daveti ileri sürünce) cevap verme cesaretini gösterenbir tek Yahûdi dhahi çıkmadı.
O dedi ki: “Eğer onlar bunu dilleriyle söyleyecek olsalar, hâkikaten cihanda bir tek Yâhûdi kalmazdı.”
Bunun üzerine Yahûdiler mal verdiler, vergi verdiler ve dediler ki: “Ey cihanı aydınlatan! Bizden ölüm arzusu isteme, bizi halka rezil etme!”
Bu sözün sonu gelmez, mademki can gözün dost cemâlini gördü, bana elini ver, (ta ki Hak yoluna düşesin)
Bu dünya mezbelesinden gülistana gel, çünkü beşeriyet karanlığında vahdet ışığını görmüş bulunuyoruz.
Bu tabiat âleminin dipsiz kuyusundan hiç durmayıp çık, ta İrem Bağı’na ayak bas!
KONUNUN KISA AÇIKLAMASI
Hazret-i Muhammed, Mirâc’a giderken kendisine melekût ve ceberüt alemlerinin hazineleri gösterilmiş fakat o, gönlüyle de gözüyle hiçbirine iltifat etmemiş, yalnız Allah’ın emrini dilemek, onun emirlerini yine onun kullarına bildirmek vazifesi içinde, göz ve gönül alan her şeyden uzak kalmıştır.
Mirâc’da göklerin hazinesi bile bir saman çöpü kadar kıymetsiz görünmüştü. Mekke olmuş, şam olmuş veya Irak olmuş onun için, bu ülkeler, onlara sahip olma heves ve savaşına değer miydi?
Allah’ın aslanı Ali dedi ki “Ben Allah’ın aslani diye anılıyorum. Ancak benim benzediğim aslan, bildiğiniz aslan değil; bilâkis bütün heybetli görünüş ve şekilden kurtulmuş, vücuttan ayrılmış, yalnız Allah aşkıyle kükreyen ruh haline gelmiş bir bekâ aslanıdır.
Dünya aslanı yiyecek ister. O hırsla atılır, bütün ormana, bütün mahlûkâta sahip olmak ister ve ihtirasıyla yanar.
Halbuki ruh aslanının maddi gıdaya ihtiyacı yoktur. Onun tek ve tükenmez gıdası Allah sevgisidir. Allah’ta olmak ister. Nefsin esaretinden kaçıp vücut vasıflarından ölmek hevesindedir. Çünkü Allah aşıkları bu ölümde ilâhi güzelliği görebilme sırrına ereceklerdir. Fakat aynı nefsinde ölme nefsin esaretinden kurtulma dileği olan ölüm dileği, Yahûdiler için yaman imtihan olmuştur. Çünkü Cenâb-ı Hak: “Kendilerinin diğer bütün insanlardan üstün olduklarını ve bütün dünya, âhiret ve cennet nimetlerinin, Allah tarafından kendileri için yaratıldığını ileri sürerek “Müslümanlığa inanmayan Yahûdiler için, en sevgili Resûlüna şu ayetleri buyurmuştur; “De ki: Eğer âhiret yurdu Allah katında başkalarına değil de yalnız size (Yâhudilere) ayrılmışsa ve eğer siz doğru sözlülerdenseniz ölümü istenize!”
“De ki: Ey Yahûdiler! Bütün insanlar bir yana, yalnız kendinizin Allah’ın dostu olduğunuz iddiasındaysanız ve bu iddianızda doğru sözlülerdenseniz Allah’tan ölümü dilesenize”
“Ey Yahûdiler! Cisimden ölmek sâdıklar için tükenmez hazinedir, sonsuz kazançtır.
Hazret-i Muhammed buyurmuştu ki: “Eeer Yahûdi thaifesinden bir tanesi bile bunu söylese (yani ölümü dilese) ve dilinin ucuyla olsun ölümü istemeye cesaret etseydi, cihanda tek bir Yahûdi kalmayacaktı.”
HZ.MEVLANA
MESNEVİ. 3965-3974. Beyitler.