MESNEVİ-İ ŞERİF’İN İLK ON SEKİZ BEYTİ
İşit bu ney neler anlatıyor; dinle ayrılıklardan nasıl şikayet ediyor;
“ Beni bir sazlıklan kestiklerinden beri, kadın, erkek bunca insan feryadımdan inledi.
Ayrılık acılarıyla parça parça olmuş bir kalp isterim; ta ki iştiyak derdini şerh edebileyim.
Aslından, vatanından uzaklaşmış olan kimse o vuslat zamanını bekler durur.
Ben her cemiyette, her mecliste ağladım, inledim durdum. Kötü halli olanlarla da düşüp kalktım; iyi olanlarla da.
Herkes kendi zannınca benim dostum oldu; ama kimse derunumdaki esrarı (sırları) araştırmadı.
Benim esrarım, feryadımdan uzak değildir. Fakat her gözde onu görecek nur, her kulakta da onu duyacak kudret yoktur.
Beden ruhtan, ruhta bedenden gizli değildir; lakin canı görmeye herkes için izin yoktur.
Bu neyin sesi ateştir; onu hava sanma; kim ki bu ateşi tatmamıştır o kimse yok olsun!
Aşk ateşidir ki ney’e düşmüştür; aşk coşkunluğudur ki, şaraba düşmüştür.
Ney yârinden ayrılmış olanın arkadaşıdır. Ney’in perdeleri, bizim ( vuslata mani olan) perdelerimizi yırttı.
Ney gibi hem zehir, hem panzehir, hem dost, hem de müştak olanı kim gördü.
Ney, kanla dolu bir yoldan bahsetmekte; Mecnun’un aşk hikayelerini söylemektedir.
Bu aklın mahremi ve sırdaşı ( Allah’ın kudret ve tecellisine) hayran olandan( bihus) başkası değildir; dile de kulaktan başka müşteri yoktur.
Bizim gam ve kederlerimizden günler uzadı; vakitsiz bir hale geldi; günler (ayrılıktan doğan) ateşlerle yoldaş oldu.
Günler geçip gittiyse , varsın geçsin, ne gam! Yeter ki sen kal; ey paklikte benzeri bulunmayan!
Balıktan başka her şey suya kanar; nasipsiz olana da günü uzar. Ham (ervah) olanlar, hiç pişmişin, olmuşun halinden anlar mı? Bunun için sözü kısa kesmek gerek, vesselam! “
Hazreti Mevlana Celaleddin