Vücut kafes gibidir, (bu kafese) girenlerin ve (oradan) çıkanların aldatışlarıyla bu vücut can için bir diken olur.
(Bu kafese girip çıkanlardan) birisi; “Ben senin sırdaşın olayım” der, öbürü ise; “Hayır senin dostun benim” der!
Birisi, bu alemde güzellikte, iyilikte ve fazilette ve cömertlikte senin gibi kimse yoktur” der.
Öbürü; “İki cihan da senindir, bizim bütün canlarımız, senin canını tufeylileridir (asalak, başkalarının sırtından geçinen)” der.
()Oten esiri bazı kişilerin kendisinden dolayı sarhoş olduğunu görünce, (kibirliliğinden) kendisini idare edemez (şaşırır).
O, bilmez ki şeytan kendisi gibi binlercesini (helak) ırmağının sularına atmıştır.
Dünyanın yaltaklanması ve mürailiği tatlı bir lokmadır amma onu yeme, çünkü o ateşten bir lokmadır...
Onun ateşi saklıdır, zevki aşikardır, dumanı sonunda meydana çıkar.
Sen; “Ben onun medihlerinden hiç tat alır mıyım? O, (mükafat) arzusundan dolayı böyle konuşuyor, ben onu tanıyorum (yani ne istediğini biliyorum) deme!”
Seni medheden başkalarının içinde seni hicvederse, gönlün bu hicivler yüzünden günlerce yanacaktır.
Medihin tesiri günlerce devam eder, içindeki kibri ve hud’ayı kabartır.
Medih tatlı şeydir (onun için) eseri gözle görünmez. Zem ise acıdır, (İnsanoğluna hemen) kötü görünür.
Zem ve hiciv kaynamış ilaç ve hap gibidir, onu içince uzun bir zaman (insanın) içini karıştırır ve elem verir.
KONUYU BİRAÇ AÇALIM
Gerçekten vücut ruh için bir kafestir. Bu kafese bir sürü kuşlar girer çıkar. Giren kuşlar, nefsani, cismani, hevesler, şeytani endişelerdir. Çıkanlarsa, kişiye dalkavukluk edenler menfaati icabı insanı pohpohlayanlardır.
Vücuda girip çıkanların kimi, asıl dostun benim der. Kimi hayır sana ancak ben yoldaş ve yar olurum diye seslenir.
Ten kafesinin meftunu, vurgunu olan, saf ruh bunlara kanar. Kendini bir şey zanneder.
Zavallı, bilmez ki içinde daha böyle nice şeytanlar vardır. Gerçi dünya yaltaklanmaları ve aldatmaları, ona aldananlar için lezzetli bir lokma gibidir. Sen o lokmayı yeme! Çünkü o, aslında ateşten bir lokma, bir şeytan gıdasıdır.
Bu lokmanın önce zevki sonra ateşi belli olur, dumanı sonradan çıkar. Bu mevzuda sakın kendine güvenme!
“O istediği kadar bana dalkavukluk etsin, ben inanmadıktan, aldanmadıktan sonra ne çıkar” deme! Ben böyle sözlere kanmam diye böbürlenme! Kanarsın. Hem de farkına varmadan...
Bunu daha iyi anlamak istersen bunun zıddını düşün!
Düşün ki onlar seni medhedecekleri yerde aleyhinde söyleseler, sende olmayan, senin yapmadığın ağır kötülükleri sende varmış ve yapmışsın diye yaysalar için nasıl üzülür, bu yüzden günlerce nasıl kendi kendini yersin.
İşte tıpkı bu yerişler, bu iftiralar gibi medihlerin de insan içinde izleri kalır. Bir kere ruhun bir gıda gibi medhedilmeye alıştı mı, artık kurtulamazsın.
Hz. Ali buyuruyor ki;
“İnsanı iki şey helak eder. Biri nefsinin arzularına uymak, öteki methü sena edilmeyi sevmek.”
Hz. Mevlana
Mesnevi:
1875-1889. Beyitler