Niçin başını çevirip görmezlikten gelirsin? Daha önce yoklukta da böyle baş çevirmemiş miydin?
“Beni yerimden kim koparabilir?” deyip yoklukta da böyle ayağını diremiştin.
Allah’ın sun’unu (yaptığı işi) görmüyor musun; nasıl seni perçeminden tutup (beşeriyet alemine) çekti (Hûd.56) ve seni hatır ve hayalinde olmayan türlü hallere getirdi.
O yokluk da, daima Allah’a kuldur. Ey dev kulluk et. Süleyman diridir! Dev havuzlar gibi büyük kaseler yapar ve kendisine emrolunan şeyi reddetmeye cesaret edemez. (Sebe; 12-13)
Hele bir kendine bak, yok olmaktan nasıl titreyip durmaktasın. Bil ki yokluk da (adem) (Allah korkusundan) böylece titriyor.
Dünya mansıplarına (yüksek makam) tutunup sarılman dahi ruhunun can çekişmesinin verdiği korkudandır.
En güzel olan (güzeller güzeli) Allah’ın aşkından başka her şey can çekişmedir, hatta şeker yemek gibi dahi olsa. (mânâda)
Can kekişmek nedir? Ölüme doğru gitmek ve âb-ı hayatı elde edememektir.
İnsanların iki gözü de toprağa ve ölüme dikilmiştir; onların ab-ı hayatın varlığı hakkında yüzlerce şüpheleri vardır. Cehd (güç) ve gayret et ki yüz şüphe doksan olsun (eksilsin) gece karanlığında dahi (Allah’a doğru) git, çünkü eğer uyursan geceyi de kaybetmiş olursun.
Konunun kısa açıklaması
Şimdi sen, ey inanmayan kişi! Neden bu hakikatlere baş çeviriyorsun? Güneş kadar âşikâr olan İlâhi Kudret’I görmezlikten, bilmezlikten geliyorsun? Vaktiyle sen adem de (yoklukta) idin. Hep orada kalacağını sanır ve o yokluktan bu görünüş dünyasına geleceğine inanmazdın.
Fakat Allah’ın bir “Ol!” demesiyle yokluk ve görünmezlik engininden ayrılıp bu dünya gibi geçici varlık ve zuhur dünyasında belirdin.
Seni saçlarından tutup bu beşeriyet âlemine fırlatan kudret Allah’ın kudretidir. Bunu yine Kur’an-ı Kerim’in Hûd Suresi’nin 56. Ayet’inde Hûd Peygamber’in kavmine söylediği sözde bulacaksın;
“Ben ancak benim de sizin de Rabbiniz olan Allah’a inanıyorum. Hiç bir canlı mâhluk yoktur ki Allah onu alnının perçeminden tutup sürüklemesin”
Demek ki seni saçlarından tutarak ademden (yokluktan) vücuda getiren Allah’tır. İnsanlar Allah’ın doğru yolundan ayrılırsa o kadar küçülürler. Gittikçe büyüyenler ise doğru yoldan sapmayıp O’na yürüyenlerdir.
Nefis, vehim, hayal gibi kuvvetler her insanın vücudunda o vücudun Süleyman’ı demek olan rûhun emrine, Allah’ın yarattıklarına ve kendisine faydalı olsunlar diye verilmiştir. Bu kuvvetlerin ruh sultanının emrinden çıkmaya gücü kudreti yoktur. Şu şartla ki ruh, vücutta Sultan Süleyman olarak kalmasını bilsin ve elindeki tılsımlı mührü nefis devine kaptırıp onun zebunu olmasın; ne kendine ne de başka insanlara zarar vermesin.
Hz. Mevlana
Mesnevi 3678-3688. Beyitler