I. Bölüm
İhtiyar Çalgıcının Hikâyesinin Devamı ve (Manevi) Neticesinin tefsiri
O, öyle bir çalgıcı idi ki dünya onun yüzünden neşeyle dolmuştu ve sesini dinleyenler türlü hayallere düşüyorlardı.
Fakat zaman geçip ihtiyarlayınca evvelce doğan kuşu gibi olan canı acizlekten sinek avlamaya başladı.
Onun cana can katan lâtif sesi fena, iğrenç, çirkin, yürek tırmalayıcı bir hale geldi.
Hangi güzel şey vardır ki çirkin olmadı, hangi tavan vardır ki (çöküp) yerlere serilmedi?
Ancak azizlerin göğüslerinden taşan seslerdir ki İsrafil’in sûru gibi diriltici ve ebedidir.
Onların gönülleri öyle bir gönüldür kü gönüller ondan sarhoştur ki bizim varlıklarımız, o yokluktan var olmuştur.
Her fikrin, her sesin kehribarı (Fikirleri ve sesleri çeken) o gönüldür. İlham, vahiy ve sır lezzeti yine o gönülden ibarettir.
Vaktâki muhrip çok yaşlandı. Çöktü ve bir şey kazanamadı bir dilim ekmeğe muhtaç oldu.
“Allah’ım, dedi, bana uzun ömür ve mühlet verdin, benim gibi hakir bir kula nice lütuflarda bulundun.
Yetmiş yıldır isyan edip durdum. Benden bir gün bile ihsasını kesmedin.
Bugün kazanç yok senin konuğunun sazımı senin için çalıyorum ben seninim”
Sazını omuzlayıp Allah’ı aramak üzere sazı ve nefesi ile “ah” ederek Medine Kabristan’ına doğru yürüdü (ve) dedi ki: “Allah’tan ibrişim bahası isterim, çünkü Allah’ın büyüklüğü ve iyiliği (benim gibi) kalpları da kabul eder (kötülükleri iyiliğe çevirir)”
KONUNUN AÇIKLAMASI
Sazından yükselen sesle dünyaları coşturan bu ihtiyar çalgıcının musikisini dinleyenler türlü hayallere dalar sonu aşka varan enginlere uçardı.
Fakat zaman bu çalgıcıyıda ihtiyarlattı. Aciz ve fakir bıraktı. Sesis kötüleşti şöhretini kaybetti.
Sultanül-Ulemanın dediği gibi, seni beğenen ve medheden kimse yüz ve vücut güzelliğini medhediyorsa, bu güzellikler çürüyüp toprak olacaktır. Eğer lisanından çıkan güzel sözleri beğeniyorsa bir gün bu dil susacaktır. Seni medheden kişi eğer çehreni ışıldatan ve sözlerini güzel söz eden mukaddes ruhu medhediyor ve bunu bilerek yapıyorsa haklıdır, çünkü onu irfanı söyletiyor, ona hakiki güzelliği irfanı bulduruyor demektir. Çünkü ruh ezeli ve ebedidir. Ruh güzeller güzelidir ve ruh ölmez.
Hangi güzel sonunda çirkin olmadı?
Yalnız Hakk erenlerinin göğüslerinden ve ruhlarından yükselen seslerdir ki İsrafil’in sûru gibi ölmüş vücuda hayat üfler.
Onlar bize Allah aşkını kadeh kadeh sunarlar. Kendileri de Allah’ın aşk şarabıyla mesttirler. Yok olacak kadar kendilerinden geçen bu Kamil, insanların yokluğudur ki bize varlığın zevkini ve mânâsını tanıtır.
Onlar bütün güzel seslerin ve yüksek düşüncelerin kehribarıdır, bir mıknatıs gibi sesleri ve düşünceleri kendi gönülleri mücevherine çekerler. Güzellikler orada toplanır ilâhi sırlardaki lezzet diğer susamış ruhlara bu kaynaktan dağılır.
O Kâmil insanlar Allah’ın, insanların faydalanmaları için yaratmış olduğu sonsuz ilim, irfan sırlarını araştırıp bulan ve insanlığın faydasına sunarlardır.
İhtiyar çalgıcı elden ayaktan düşüp bir dilim ekmeğe muhtaç olunca Allah’ına yalvardı.
“Allah’ım bana uzun ömür ve türlü imkanlar verdin. Yetmiş yıl nice suçlar işledim de yine benden ihsanını kesmedin.
Ancak şimdi acizim. Artık yalnız sesin misafirinim. Bu titreyen ellerim ve bu çatlak sesimle sazımı yalnız senin için çalıp söyleyeceğim. Sesimi duyar mısın” dedi.
Hz.Mevlânâ
MESNEVİ 2072-2085
Beyitler.