İnsanların içine düştüğü çıkmazların en kötüsü olaylar karşısında ümitsizliğe kapılması, Allah’tan ümit kesmesidir.
Bu durum insanın içine düşebileceği en büyük yanlıştır.
Allah’ın bütün benliğiyle gönülden inanan ve bu Dünya’ya imtihan için geldiğini bilen bir insan asla Allah’tan ümidini kesmez.
Hz. Mevlana nefis hastalıklarına tutulmuş ve ruhları yanılmış olan kimseler için ümitsizliğin doğuracağı ruh ve vücut çöküntülerinden kurtulmaz için Allah’a doğru yolculuk etmek, Allah kelamı olan yüce Kur’an’ın emirlerine hayatımız boyunca uymak ve uygulamak gerektiğini söylemiştir. Yüce Kur’an-ı kerim ümitsizliğe kapılmanın çok yanlış olduğunu bunun şeytana uymak olduğunu açıkça ifade etmektedir.
Zümer, 39/53. Ayette Allah şöyle buyuruyor:
“ Ey kendilerine karşı haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinde ümidinizi kesmeyin; allah bütün günahları bağışlar çünkü yalnız o, bağışlayıcıdır. Rahmet kaynağıdır.
Yine Yusuf: 12/87. Ayette de:
“ Ve Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Bilin’ ki, Hak’ kı inkar eden insanlardan başkası Allah’ın hayat bahşedici rahmetinden ümit kesmez.”
Yüce Kur’an-ı kerim de her zorlukla beraber kolaylıkların olduğunu ve ümitsizliğe kapılmanın yersiz olduğunu ifade eden, İnişrah; 94/56. Suresi.
“ Elbette her güçlükle birlikte bir kolaylık vardır. Evet her güçlükle beraber bir kolaylık vardır “ buyurur.
Hz. Mevlana, ümitsizliğin çıkmaz sokağına ve üzüntünün karanlığına gömülen insanlara şunları söylemektedir:
“ Ümitsizliklerden sonra nice ümitler, karanlıkların sonunda nice güneşler vardır”
“ Ümitsiz olma! Dünya nimet ve imtihan yeridir. Sabr eyle”
“ Gel gel ne olursa ol yine gel ;ister kafir, ister Mecusi, ister puta tapan ol ; yine gel !
Bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değildir.
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel!”