Hz.Mevlânâ’nın Mesnevi’sinin ilk on yedi beytinde ney’den bahseder. (Üflemeli çalgıdan);
İşit, bu ney neler anlatıyor; dinle ayrılıklardan nasıl şikayet ediyor:
“Beni bir sazlıktan kestiklerinden beri, kadın erkek bunca insan feryadımdan inledi.
Ayrılık acılarıyla parça parça olmuş bir kalp isterim; ta ki iştiyak (özlem, istek) derdini şerh (açıklamak) edebileyim.
Aslından, vatanından uzaklaşmış kimse, o vuslat zamanını bekler durur.
Ben her cemiyette, her mecliste ağladım inledim durdum. Kötü halli olanlarla da düşüp kalktım, iyi halli olanlarlada.
Herkes kendi zannınca benim dostum oldu, ama kimse derünumdaki (içindeki, gönlümdeki) esrârı (sırları) araştırmadı. Benim esrarım, feryâdımdan uzak değildir. Fakat her gözde onu görecek nur, her kulakta da onu duyacak kudret yoktur. Beden ruhtan, ruh da bedenden gizli değildir; lâkin canı görmeye herkes için izin yoktur.
Bu neyin sesi ateştir, onu hava sanma; kim ki bu ateşi tatmamıştır o kimse yok olsun!
Aşk ateşidir ki ney’e düşmüştür; aşk coşkunluğudur ki, şaraba düşmüştür.
Neyi yârinden ayrılmış olanın arkadaşıdır. Ney’in perdeleri, bizim (vuslata mâni olan) perdelerimizi yırttı.
Ney gibi hem zehir, hem panzekir, hem dost, hem de müştak olanı (özleyen, hasret çekeni) kim gördü.
Ney, kanla dolu bir yoldan bahsetmekte; Mecnun’un aşk hikâyelerini söylemektedir.
Bu aklın mahremi ve sırdaşı, (Allah’ın kudret ve tecellisine) hayran olandan, kendinden geçmiş olandan başkası değildir; dile de kulaktan başka müşteri yoktur.
Bizim gam ve kederlerimizden günler uzadı, vakitsiz bir hale geldi; günler, (ayrılıktan doğan) ateşlerle yoldaş oldu.
Günler geçip gittiyse, varsın geçsin, ne gam! Yeter ki sen kal; ey paklıkta (kalp temizliği) benzeri bulunmayan! Balıktan başka her şey suya kanar; nasipsiz olana da günü uzar.
Ham (ruhlu) olanlar hiç pişmişin, olmuşun halinden anlar mı? bunun için sözü kışa kesmek gerek, vesselâm!”
KONUNUN KISA AÇIKLAMASI
Hz.Mevlânâ Mesnevi’ye “bişnev= İşit” sözüyle başlayışının sebebi, Mesnevi bilginlerine göre şöyle açıklanır;
“Allah, Kur’ân-ı Kerim’de işitmeyi görmekten faziletli göstermiş, Kur’ân’da işitmenin faziletlerinden bilhassa bahşetmiştir. Aynı zamanda Mesnevi’ye “işit” hitabıyla başlayan Mevlânâ’nın sözlerini duyurmak ve o sözlerin çok önemli olduğu hassasiyetini ifade etmektir.
Bu ilk beyitte, ikinci mühim kelime “NEY”dir. Ner, erenlerin sembolüdür. Erenler, Allah ile vuslattadır. Fakat bu vuslata ermeden önce Allah’tan ayrı kalma ıztırabını duymuşlardır. Veliler, ayrılık ıztırabını bir ney gibi yanık seslerle söylerken gaflette olanları uyarmak isterler. Bunun içindir ki ney, Mevlevi âyinlerinin sıcak feryadı olmuştur ve nice gönüllere “ilâhi aşkı” duyurmakta yüce vazife görmüştür.
Dünyada ve bir ten kafesinde olmak, Allah sevgisine engel bir hal içinde bulunmaktır. Allah ile bir olmanın sırrını bilip bunun sonsuz yüceliğini idrak etmişler için böyle bir engel elbette derin bir hicran ve özleyiş sebebidir.