HAYVANLARDA ALLAH’(C.C) IN EMANETİDİR
Yaratıcı olan Allah’(c.c) ın mülkü olan doğa yahut yerküre emanetinin ayrılmaz ve olmazsa olmaz sakinleri hayvanlardır. Kur’an-ı Kerim bu olmazsa olmaz yerküre sakinlerinin bir kısmının adını, bir çoğunun da varlığını bildirmekte, doğayı onlarla paylaşmamızın hem emanete saygı hem de mutluluğa katkı olacağına vurgu yapmaktadır.
Bu yerküre sakini ortaklarımız, aynen bizim topluluklarımız gibi birer “Ümmet” olarak nitelendirilmekte, onlara karşı tavrımız belirleyici kavramı olarak, manevi-ahlaki kozmik nitelikli bir kavram olan “Ümmet” sözcüğünün altı çizilmektedir. Adı, “hayvanlar” anlamına gelen suredeki Allah’(c.c) ın beyanına lütfen bakınız:
“Yeryüzünde debelenen hiçbir canlı, iki kanadıyla uçan hiçbir kuş istisna olmamak üzere hepsi sizin gibi ümmetlerdir. Biz bu kitapta herhangi bir şeyi gereğinden fazla yapmadık; gereğinden eksik bırakmadık. Onlar, sonunda Rableri önünde hasredilirler” (En’am:38) Bu ümmetlerinde tıpkı bizim gibi, secdeleri, teşbihleri, ibadetleri vardır. Dünya ekoloji (canlıların birbirleri ile ve çevreleri ile olan ilişkilerini inceleyen bir bilim dalı)
Çevrelerinin göğüslerinde tabela olarak taşıyabilecekleri şu ayet ne güzel buyurmuş:
“Görmedin mi, göklerdeki ve yerdeki şuurlularla da bölük bölük olmuş kuşlar da Allah’ı tespih etmektedir. Her biri kendine özgü namazını, duasını, kendisine özgü tesbihini bilmiştir. Allah onların yapmakta olduklarını çok iyi bilmektedir. Göklerin mülkü, yönetimi Allah’ındır. Dönüş Allah’adır!” (Nur: 41-42) Bütün Keramet bizde değildir.
Bazı durumlarda, o horlanan ümmetleri (hayvanlar) insan denen ümmetlerden çok daha değerli, saygın olabilmektedir. İnsan denen burnu büyük varlık sürekli horladığı o hayvanlardan çok daha aşağılarda, çok daha şaşkın, çok daha değersiz olabilmektedir.
Yemin olsun ki, biz Cehennem için, cinlerden ve insanlardan, birçok kişiye vücut verdik; birçoğunu döllendirip yaydık. Kalpleri var bunların, onlarla anlamazlar; gözleri var bunların, onlarla görmezler; kulakları var bunların, onlarla işitmezler. Davarlar gibidir bunlar. Belki daha da şaşkın. Gafillerin ta kendileridir bumlar.” (Araf:179)
Demek ki o, bizim gibi birer “Ümmet” olan yeryüzü sakinlerini dışlamamız, hor görmemiz, istismar etmemiz, kahır ve zulme maruz bırakmamız affedilir bir kötülük, görmezden gelinir bir yozlaşma değildir. Aksi düşünüldüğünde, emanetin yani mülkün sahibi (Malikül-Mülk) olan Yaratıcı kudret bunun hesabını mutlaka soracaktır.
Bizim yerküre ortağımız olan bu sakinlerin Kur’an-ı Kerim’de adları geçenlerin listesi şöyle:
Arı, balık, inek, öküz, at, deve, koyun, keçi, eşek, katır, köpek, kuş, sinek, örümcek, karınca, çekirge, kurbağa, karga, aslan, kurt, yılan, ejderha, maymun, domuz.