Hz. Muhammet Mustafa (S.A.V.)’nın “Dünya bir cifedir” buyurması hakkında Hz. Muhammet Mustafa (S.A.V.)’nın Mekke’yi ve diğer yerleri fethetmek istemesi, dünya mülkünü sevdiğinden değildi; Hakk’ın emrini yerine getirmek içindi. Resullulah Mekke’nin fethi için gazâ yaptı diye, dünya sevgisiyle nasıl itham edilir? O, Peygamber ki imtihan günü (yni Miraç’ta) (Necm 1-18) yedi göğün hazinesine hem gözünü yumdu hem gönlünü kapadı. Onu görmek için yedi kat gök uçtan uca hurilerle, ruhlarla dolmuştur. Hepsi de onun için bezenmişlerdi; fakat onda sevgiliye aşktan, sevgiliye meyil ve muhabbetten başka bir hava ve heves nerede ki? O, Allah’ın azamet ve celâliyle öyle dolmuştu ki, Allah’a en yakın olanlar bile oraya yol bulamazdı. O makamda, ne bir hak Peygamber, ne melek hatta ne de ruh için yer vardır (Hadis-I Kutsi) şimdi düşünüp anlayın. Yine o demiştir ki: “Gözümüz Hak’tan başka bir yere meyletmedi (Necm. 17), bizim kargalar gibi (gözümüz leşte değil); biz (cümle alemi renklendiren) Hakk’ın sarhoşuyuz, bağın bahçenin değil.” Resulullah’ın gözüne göklerin ve akılların hazineleri bile, bir saman çöpü gibi ehemmiyetsiz göründüğüne göre, Mekke, Şam ve Irak’ın (onun için kıymeti) nedir ki, onları elde etmek için arzu ile savaşsın! Ancak Hz. Peygamber’I, gönlü kötü olan, onun işlerini kendi bilgisizliğine, kendi hırsına göre mukayese eden kişi onun hakkında böyle bir şüpheye düşer. Bir sarı camın arkasından bakarsan güneşin nurunu sapsarı görürsün. O sarı ve mavi camı kır da o zaman tozu ve gizlediği süvariyi birbirinden ayırt edersin. Toz (atın ayağından) havaya kalkmış ve (atın üzerindeki) süvariyi sarmıştır; sen (maalesef) tozu Hak eri sanıyorsun. İblis (yalnız) toprağı gördü ve dedi ki “Topraktan yaratılan insan, ateşten yaratılan benden nasıl üstün olabilir?” Sen o azizleri ve velileri câhil bir insan gibi gördükçe bil ki, sana İblisten miras kalmış gözlerle bakıyorsun. Ey inatçı, eğer sen İblis’in oğlu olmasan o köpeğin mirası nasıl olur da sana düşer? Ben köpek değilim, Allah’ın aslanıyım ve Allah’a taparım, Allah’ın aslanı suret bağlarından madde bağlarından kurtulan kimsedir. Dünya aslanı av ve rızık peşindedir; Allah aslanı ise azatlık, hür olma ve nefsinden ölme peşindedir. KONUNUN KISA AÇIKLAMASI Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) imtihan günü (Miraç ânında) yedi göğün hazinelerine hem gözünü yumdu, hem gönlünü kapadı. Fakat onun gönlünde Allah’tan başkası için meyil ve muhabbet ne gezer? Resulullah Mekke’nin fethi için gazâ yaptı diye, dünya sevgisiyle nasıl itham olunur? Cenab-ı Hak Miraç gecesinde onu imtihan etmiş önüne yedi kat göklerin hazinelerini sermişti. Kur’an-ı Kerim’in Necm suresinde bu hakikat bildirilir ve: “Batmakta olan yıldızın üzerine and olsun ki, sahibiniz Muhammed, doğru yoldan ayrılmamış O kendiliğinden konuşmamıştır. Onun sözleri kendisine vahy edilmiştir.” “And olsun ki Muhammed, Cebrail’I Sidre’nin sonunda inerken, bir kere daha gördü. Orada varılacak olan cennet vardı” “Muhammed’in gözü orada ne kaydı ne de hududu aştı. And olsun ki dinin varlığının büyük delillerini gördü” buyrulur. Bu demektir ki Hazret-I Muhammed Mirac’a giderken kendisine melekût ve ceberut âlemlerinin hazineleri gösterilmiş fakat o, gönlüyle de gözüyle de hiç birine iltifat etmemiş, yalnız Allah’ının emrini dilemek, onun emirlerini yine onun kullarına bildirmek vazifesi içinde göz ve gönül alan her şeyden uzak kalmıştır. Ancak Allah aşkı ile yanmıştır. Hz. MEVLANA Mesnevi 3948 – 3965 Beyitler