MESNEVİDEN SEÇME HİKAYELER
Güzel bakıp güzel görenlere…
Günlerden bir gün, saf bir adamcağız koşa koşa adaleti ile ünlü Hz. Süleyman’ın sarayına geldi.
Üzüntüden yüzü sararmıştı. Hz. Süleyman adamın halini görünce:
“Ey efendi, ne oldu sana?” diye sordu.
Adam: “Azrail bana öyle bir öfkeyle baktı ki sorma gitsin.”
Hz. Süleyman: “Pekâlâ, şimdi benden ne istiyorsun, söyle bakalım.”
Adam: “Rüzgara emret de beni buradan Hindistan’a götürsün. Belki oraya gidince Azrail’in elinden canımı kurtarırım.”
Hz. Süleyman’ın emri üzerine rüzgar onu derhal Hindistan içlerinde bir yere götürdü, bıraktı.
Ertesi gün Hz. Süleyman meclisini kurmuş toplantı yaparken Azrail’e:
“Ailesinden, vatanından ayırıp avare etmek için mi o Müslüman’a öyle öfkeyle baktın?” diye sordu.
Azrail: “Ben ona ne zaman öfkeyle baktım ki? Yolumun üstünde onu görünce şaşırdım burada ne arıyor diye hayretle baktım.
Çünkü Allah bana: “Bugün onun canını Hindistan’da al” diye emretmişti.
Şaşkınlıktan kendi kendime; “Onun yüz kanadı olsa yine de Hindistan’a gitmesi çok zor, çok uzak ihtimal” diye mırıldanmıştım” cevabını verdi.
Ey yoksulluktan, ilâhi takdirden korkan kişi! Bütün dünya işlerini bu hikaye ile kıyas et. Gözünü aç!
Kimden kaçıyoruz? Kendimizden mi? Olacak şey değil! Kimden bir şeyler kapıp kaçıyoruz?
ALLAH’TAN MI? NE BÜYÜK BİR HATA!