Gece, gündüzün gürültü sıkıntısını siler; aklın uyku halindeki donmuşluğu akla aydınlık verir.
Sonra, gündüzün nuruyla gece kaybolur, bu suretle gündüz cansız geceyi yutar. (İsra-12)
O, uyku ve istirahat karanlıktır am âb-ı hayat karanlıklarda değilmidir? (Furkan, 47; Nebe; 9-11)
Akıllar (uykunun) karanlığından kuvvet bulup tazelenmiyor mu? Kur’ân-ı Kerim veya bir besteyi okurken duraklamak sese bir güzellik katmıyor mu?
Zıtlar zıtlarla belli olur. Allah, süveydâ da (kalbin nüvesi olan siyah nokta) aşkın ebedi ışığını yaratmadı mı?
Peygamber Efendimizin savaşları sulha sebep oldu. Sonraki zamanların sulhü o savaşların yüzündendir.
O, gönüller olan sevgili Peygamber âlem halkının başları selâmet bulsun diye nice başlar kesti.
Bahçıvan, fidanlar gelişip meyve versin diye, zararlı olan dalları budar.
San’atını bilen bahçıvan, bahçe ve meyva gelişsin, güzelleşsin diye bahçedeki otları yolar.
Sevgili hastanın ağrıdan, hastalıktan kurtulması için hekim, çürük düşü çekip çıkarır.
Kusurlar içinde bir çok kazançlar saklıdır; şehitler için ölümde hayat vardır.
Rızık yiyen boğaz kesilince (insan şehit olduğu zaman) “Yurzekûn” âyeti (Âl-i İmran 169-170) âyeti gereğince Rabbi o şehidi (mânevi nimetlerle) rızıklandırır ve Rabbin cömertçe verdiği nimetler ne hoş olur.
Bir hayvanın boğazı kesilince bundan insan boğazı faydalanır, bu suretle fazileti artar.
İnsanın boğazı kesilince, fazileti ne derece yükselir? Artık anla da onu bununla mukayese et.
Öyle bir üçüncü boğaz doğar ki, onu Hakk’ın şerbeti ve nurları besler.
Kesilen boğaz bu Hakk şerbetini içer, amma bu boğazın “Lâ”dan kurtulmuş ve “belâ”da ölmüş olması lâzımdır.
KONUNUN KISA AÇIKLAMASI
Kâinat bir zıtlar alemidir. Siyahın yanında beyaz daha aydınlık, gölgenin yanında ışık daha güzeldir.
İnsan gözlerinin Allah’ın nurunu gören noktası gözün beyazında değil, rengi siyah olan gözbebeğindedir. Tıpkı bunun gibi kalbin “sevâd-ı azam” (Müslümanların birlik olması) denen siyah noktasında insanları ve bütün kâinatı nur içinde bırakan ilâhi aşk şülesi yanar.
Şehitlerin ve bütün Allah yolunda fâni olanların vücudu bu dünyada ölür fakat bu ölüm değil bir ebedi hayata diriliştir. Kur’an-ı Kerim’in “Âl-i İmran” suresinde: “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanma. Bilâkis onlar Rableri katında diridirler” buyrulur.
Bir ilâhi inciler deryâsı, uçsuz bucaksız bir hikmetler hazinesi olan Kur’ân-ı Kerim, Allah yolunda ruhlara bütün bu nimetleri müjdeleyen kitaptır.
Şehitlik şerbeti Allah’ın nûrudur. Bu ilâhi şerbeti içen boğazın “lâ”dan kurtulmuş ve “belâ”da fânilik lezzetini tatmış olması lâzımdır. Çünkü “lâ” Allah’tan gayrı her şeydir. “Belâ” ise Rabbin daha Elest Meclisi’nde bütün yarattığı ruhlara “Ben sizin Rabbiniz değilmiyim?” sulaline karşı ruhların hep birden “Evet sen bizim Rabbimizsin” deyişleridir.
HZ.MEVLÂNA
MESNEVİ-3861-3876. Beyitler.