Şükrü Kabukçu
Afyonkarahisar il Müftüsü
MİLADİ BİR YILBAŞI YAKLAŞIRKEN
Her toplumun değerlerini anlatan sembol kavramları vardır. Mesela bizim için ezan, selam ve besmele başlıca değerlerimizdendir. Peygamber efendimizden bu güne Müslümanlar kendi değerlerini taşımak ve geliştirmek için gayret göstermiştir. Özellikle gelişme dönemlerinde ve Müslümanların medeniyetlerini yükselttikleri zamanlarda dini temelli referanslar üzerinde yoğunlaşmışlardır.
Müslümanlar olarak, kelime-i şehadet, cami, bayrak, şehitlik, peygamber sevgisi, anne-baba, komşuluk, din kardeşliği, minare, mihrap ve daha yüzlerde sembol değerlerimiz vardır.
Bu durum elbette diğer toplumlar için de geçerlidir. Mesela haç işareti veya teslis ile ilgili figürler batılı toplumların ürettiği başlıca sinema gibi kültür değerlerinde çokça kullanılmış ve günümüzde de kullanılmaktadır.
İşin tabiatı gereği mimariden gündelik eşyaya, giyim – kuşamdan edebiyata toplumlar kendi değerlerini besleyen kavram, şekil ve davranışları gelecek nesillere aktarmak için gayret gösterir.
Bunun en tipik örneklerinden birisi de sinema filmlerinde noel baba figürlerini her bir vesile ile seyirci ile buluşturmaya gayret göstermeleridir.
Zaman, biz müminlere emanet olan en önemli değerlerdendir. İslam tefekküründe müminin bir adı da ibnü’l-vakit, yani zamanın çocuğudur. Peygamber Efendimizin haber vermesiyle biliyoruz ki, ahiret yurdunda kişiye sorulacak konulardan bir tanesi de zamanı / gençliğini /ömrünü nerde tükettiği konusudur.
Yeni bir miladi yıla girmek üzereyiz. Bir başka açıdan bir yılı tüketmek üzereyiz. Her Müslüman davranışlarını mutlaka temellendirmek durumundadır. Çünkü İslam dininin temel özelliklerinden biri de hayata dair boşluk bırakmayan temel kurallar getirmiş olmasıdır. Özellikle efâl-i mükellefin kavramından hareketle yaptığımız her hareket / davranışın bir dini kavram anlamında karşılığı vardır.
Yeni bir yıla girmenin mutluluk, huzur ve şükür anlamında bir karşılığı olabilir. Yani, yaratıcıya karşı böyle bir imkanı, yeni bir güne / haftaya / aya / yıla kavuşma imkanı verdiği için şükür sadedinde bir sürûr olabilir. Ancak, her yıl yeni yöntem ve şekillerle yeni bir miladi yıla girmeyi kutlama adına toplumu yozlaştıran bir sürece girmesi ve buna yol açacak davranışlar elbette son derece tehlikelidir. Bu itibarla yeni bir miladi yıla girerken bunun etrafında çevremizde olan-biteni değerlendirme adına bazı hususları hep beraber hatırlamakta fayda var. Şöyle ki;
- Müslüman her ne suretle olursa olsun başka inanç mensuplarını taklid etme durumunda olamaz.
- Çünkü başkalarını taklit etme hususu beraberinde başka davranışları da yapmaya götürür,
- Müslüman kişi, zamanını değerlendirirken hiçbir gerekçe ile haram olan herhangi bir işe bulaşamaz.
- Yeni bir miladi yıla girerken veya başka bir vesile ile piyango, kumar veya her ne ad adı altında olursa olsun, dinin haram kıldığı bir işle meşgul olmak hiçbir Müslümana yakışmaz. Ve bunun asla mazereti de olamaz.
- Eğer konu Hz. İsa’nın doğumunu tebrik / anma ise, elbette bu o yüce peygambere uygun bir şekilde olmalıdır.
- Yılbaşına alternatif kutlama programları –kanaatimce- çok sağlıklı olan bir davranış değildir. O gün her Müslüman için sıradan bir gündür.
- Bizim iki büyük bayramımız vardır: Ramazan ve Kurban bayramı. Bunun haricinde dini motifli bir bayramımız yoktur.
- Yeni bir miladi yılın girişi öncelikle bir muhasebe ile karşılanması Müslüman için her bakımdan en uygun olandır.
- Kişi yeni bir yıla girerken Yüce Mevla’ya verdiği ömür ve diğer nimetler için şükretmelidir.
- Geçen bir yıl içinde aramızdan ayrılan yakınlarımız ve din kardeşlerimiz için istiğfarda bulunmayı düşünülmelidir,
- Miladi yılbaşı kutlamaları özellikle diğer günler de düşünüldüğü zaman tüketim toplumu oluşturmanın / kapitalizmin oyunlarından birisi olduğu unutulmamalıdır.
- Yılbaşı kutlamalarında kullanılan figür, renk ve sunumların oluşturduğu imaj ve kavramların bizleri nerelere götürdüğü veya götüreceği de iyi hesap edilmelidir.
- Günümüzde İslam dünyasında çekilen sıkıntılar var iken, fert ve toplum olarak bize yakışmayan davranışlardan uzak olmanın daha da elzem olduğu günlerde olduğumuz unutulmamalıdır.
- İçinde haram olan bir etkinliğin sonunda fert ve toplum üzerinde oluşturabileceği olumsuzlukları da iyi düşünmek gerekir.
- Gelecek nesillerin aidiyet duygusunun zayıflamasına yol açacağı tahribatı da iyi düşünmek gerekir.