ŞÜKRÜ KABUKÇU
İL MÜFTÜSÜ
İL MÜFTÜSÜ
HAYATIMIZI BESLEYEN DEĞER: SEVGİ -1
- Muhterem Okuyucular.
- Her insanın içinde var olan en temel duygulardan birisi de sevgidir, muhabbettir, meveddettir.
- İnsan yaratılışı gereği bir başka insanı, tabiatta var olan bir şeyi, bağışlayın bir hayvanı sever ve sevebilir.
- Yani sevmek muhabbet duymak, fıtridir.
- Kur’an-ı kerimde Allah’ın kullarını sevdiğini, kulların da Allah’ı sevdiği ifade edilir ve şöyle buyrulur: “Allah onları, onlar da Allah’ı severler” (el-Mâide 5/54) bu ayetteki ifadeler görüldüğü gibi Allah’la kullar arasındaki karşılıklı sevgiyi vurgulamaktadır.
- Allah’ın isimlerinden olan vedûd (Hûd 11/90; el-Bürûc 85/14) onun kullarını çok sevdiğini ifade eder.
- Allah’a nisbet edilen yerlerde O’nun takvâ sahiplerini, iyilik severleri, maddî ve mânevî temizliğe önem verenleri, tevekkül ehlini, sabırlı davrananları, adaletli olanları, kahramanları, Hz. Peygamber’e uyanları sevdiği;
- İnkârcıları, zulüm ve haksızlık yapanları, günahlarda ısrar edenleri, böbürlenip övünenleri, büyüklük taslayıp gerçeklere karşı çıkanları, nankörleri, hainleri, aşırılığa sapanları, şımarıkları sevmediği bildirilir.
- Sevginin insana nisbet edildiği âyetlerde Allah sevgisi, iman sevgisi, müminler arasındaki sevgi gibi sevgi türlerinden övgüyle söz edilmekte, buna karşılık insanın dünyaya, mala mülke, geçici hazlara aşırı düşkünlüğü, hak etmediği halde övülmeyi ve çirkin olan şeyleri ifşa etmeyi sevmesi eleştirilmektedir.
- Diğer bazı âyetlerde Allah sevgisinin bütün sevgilerden daha güçlü olması gerektiği (el-Bakara 2/165), Allah’ı sevmenin başlıca alâmetinin Peygamber’e bağlılık ve onun yolunu izlemek olduğu (Âl-i İmrân 3/31) bildirilmektedir.
- Allah’ı seven, Allah’ın da kendilerini sevdiği kulların müminler karşısında alçak gönüllülüklerinden, inkârcılar karşısında onurlu duruşlarından övgüyle bahsedilmektedir (el-Mâide 5/54).
- Rabbimizin biz kullarına olan sevgisi ve merhametini bir örnek ile paylaşmak isterim:
- Şu kadının çocuğunu ateşe atacağına ihtimal verir misiniz? Buyurdu, Biz:
- Hayır, atmamağa gücü yettiği sürece atmaz, dedik. Bunun üzerine Peygamberimiz:
- İşte Allah Teâlâ kullarına bu kadının çocuğuna olan sevgi ve şefkatinden daha merhametli ve şefkatlidir, buyurdu. (Şiblî, İslâm Tarihi-Asr-ı Saadet, c. II, s. 857, İstanbul, 1928. )
- Muhterem Kardeşlerim,
- Hz. Peygamber hayatın her alanında bizim için yegane örnektir.
- Hz. Peygamber'in şefkat ve merhameti, hayatının her döneminde açıkça görülür.
- Hz. Peygamber, insanlara hoşgörülü davranır, merhametle dolu olan kalbi, hep iyilik için çarpardı. Kimseye bir kötülük dokunmasını, hiçbir kimsenin incinmesini istemezdi.
- İnsanlar için hep iyiyi ve güzeli isterdi. Allah (c.c.) da O'na "Sen Allah'tan bir esirgeme sayesindedir ki onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar etrafından herhalde dağılıp gitmişlerdi bile." (AI-i imran, 3/159) diyerek O'nun merhametine işaret etmiştir.
- Peygamberimizin sevgisi; bütün insanlar için geçerliydi. En çok da mü'minleri severdi. O, Müslümanların hüzünleriyle hüzünlenir, sevinçleriyle sevinirdi. Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir sevgiydi bu.
- Sevginin, barışın, hoşgörünün, anlayışın simgesi olan Hz. Peygamber (s.a.v.), yetimlerin ve öksüzlerin koruyucusuydu. O, hak sahibine hakkını veren, "Kim bir zimmiye eziyet ederse ben onun hasmıyım." diyen, her zaman insan kazanmaya çalışan, insana insan olduğu için değer veren rahmet peygamberiydi.
- O, taşlaşmış kalpleri sevgiyle, hoşgörüyle dolduran en güzel öğretmendi. İnsanlar için her türlü fedakarlığı yapabilen, komşusu aç iken kendisi tok olmayan, kadına, çocuğa, köleye en güzel değeri veren bir peygamberdi.
- Hz. Peygamber bir mübarek sözünde şöyle buyurur: “Üç özellik vardır; bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını tadar: Allah ve Resûlünü, (bu ikisinden başka) herkesden fazla sevmek.
- Efendimiz as yine bir mübarek sözünde şöyle buyurmaktadır: “Allah Teâlâ, “Sırf benim için birbirini seven, benim rızâm için toplanan, benim rızâm uğrunda birbirini ziyaret eden ve sadece benim rızâm için sadaka verip iyilik edenler, benim sevgimi hakederler” buyurmuştur. ” (Muvatta’, Şa’r 16 )
- Değerli okurlar ,
- Biz Müslümanlar olarak her konu da olduğu gibi sevgide de bir ölçümüz vardır: Biz , Allah için sever, Allah için buğzederiz.
- ALLAH İÇİN SEVMEK NASIL OLMALI?
- İlk olarak karşılıksız olmalı: özellikle ibadetlerimiz, insanlara karşı yaptığımız iyilikler ve diğer güzellikler… Dilimizde güzel bir söz vardır: sen denize at balık bilmez ise halik bilir.
- Riya / gösteriş olmamalı: başkalarının gözüne girmek için olmamalı
- Anlık / zamana bağlı olmamalı: bir kimseye veya zümreye içinde bulundukları dünyevi imkanlardan dolayı sevgi olmamalı,
- Diğer taraftan birbirimize olan sevgimizi ifade etmemiz / söylememiz sünnette ifade buyrulmuştur: peygamber efendimiz şöyle buyurmaktadırlar: “Din kardeşini seven kişi, ona sevdiğini bildirsin!” ( Ebû Dâvûd, Edeb 113 )
- O zaman şöyle bir tablo ortaya çıkar: gördüğümüz bir manzara veya duyduğumuz bir söz Rabbimizin rızasına uyarsa biz onu severiz / razı oluruz. Uymuyorsa sevmeyiz.
- Biz öncelikle yaratıcıyı yani Rabbimizi severiz. Çünkü bize sahip olduğumuz her şeyi veren O’dur.
- Yaratılmışları da O’nun hatırına severiz. Yunus Emre’nin de ifade ettiği gibi yaratılanı hoş görürüz yaratandan ötürü.
- Müminin sevgisi farklıdır;
- Sevgide mümin farkı, sevgi körü ve sağırı olmamaktır. Sevgili Peygamberimiz bu noktaya bir hadis-i şeriflerinde "Sevgin seni kör ve sağır eder" ( Ebû Davud. Edep 116 ) buyurarak işaret etmiştir.
- Denetimsiz bırakılan sevgi, gerçekten insanı, sevdiklerinin hatalarına ve kızdıklarının doğrularına karşı kör ve sağır eder. Bu da her zaman gerçekten yana, haktan yana olmakla yükümlü bulunan mümini, imanına ters düşen istenmeyen durumlarla karşı karşıya bırakır.
- O halde sevgide mümin farkı, gönlüne ve duygularına hâkim olmak demektir. Nitekim yine sevgili Peygamberimiz "Dostunu ölçülü sev, zira günün birinde düşmanın olabilir. Düşmanına ölçülü kız, unutma ki günün birinde dostun olabilir" (Tirmizi, Birr 59) buyurmuş, sosyal ve beşeri gerçeği bütün açıklığıyla ortaya koymuştur.
- Sevgide mümin farkı, sevgi ve kine, "Allah için" kaydını değişmez gerekçe kılmaktır. Zira Peygamber Efendimiz, "Amellerin en üstünü Allah için sevmek, Allah için kin tutmaktır ” (Ebû Davud, Sünnet 2; Ahmed İbni Hanbel, Müsned, V, 146 ) buyurmuş, bir başka hadislerinde de "İslam (ve iman ) bağlarının en güçlüsü, Allah için sevmek Allah için kin tutmaktır"( Beyhakî, Şuabu'1-imân, 1,46 ) diye bu gerçeği pekiştirmiştir.
- O halde başta dünya sevgisi olmak üzere her türlü sonlu ve geçici sevgi ve meyillerden, müminlerden başkalarına yönelik dostluk gösteri ve tavırlarından uzak kalmak sevgide mümin farkının farkına varmak ve icaplarını yerine getirmek demektir. Bu da her Müslümanın hem görevi hem de hakkıdır.
- Mümini sevgisiz ya da sınırlı sevgi sahibi gibi görmek ve göstermek isteyenler, kendi yanlışlarına meşruiyet ve haklılık kazandırabilmek için müminleri istismar etmek isteyenlerdir.
- İmanın izzet ve özüne yakışmayan yalancı ve göstermelik sevgi ve yönelişlerden arınmak, sevgide tevhid gerçeğinin hakiki sevgisine ermek için gayret sarf etmek, dostun düşmanın birbirine karıştığı, ümmetin kendi değerlerine sahip önderler aradığı bugünlerde müminler için en mübarek cihad niteliğindedir. Gönlüne, sevgisine hâkim olan, mümin farkını koruyacak ve bu özelliğiyle birçok ciddi meselenin çözüm yolunu bulmuş olacaktır.