SIKILMAYA MI BAŞLADIK?
Özellikle gençlerin yoğun olarak kullandığını düşündüğümüz bir mecradan bahsetmek istiyorum bugünkü yazımda. Sosyal medya araçlarından yani. Bizler gençlerin sıklıkla kullandığını zannediyoruz ama orta yaş ve üzeri de gençlerden pek geri kalmıyor, konu sosyal medya kullanımı olduğunda.
Sosyal medya icat edildiğinden beri pek bir sevdik bu şirin görünümlü icadı. Zira boş(!) zamanlarımızı onunla dolduruyor, gezdiğimiz yerleri, yediğimiz yemekleri ya da laf sokmak istediğimiz kişilere vermek istediğimiz mesajları bu mecra üzerinden iletir olduk eşe, dosta, akrabaya. Sonra zamanla hayatımızda daha fazla yer tutmaya başladı. Zamanımızın büyük bölümünü işgal ettiği yetmezmiş gibi, hem ruh hem de beden sağlığımızla da oynamaya başladı bu pek sevgili şirin görünümlü (!) sosyal medya araçları. Elbette dozunda kullandığımızda hiçbir sıkıntı teşkil etmiyor, lakin bizler her konuda abartmayı ve suyunu çıkarmayı seven bir yapıya sahip olduğumuzdan dolayı, burada da kantarın topuzunu kaçırırcasına davranışlar sergilemeye başladık.
Kimilerinin yuvaları dağılırken, kimileri işinden oldu. Bazı insanlar sabahtan akşama kadar sosyal medya ile yatıp sosyal medya ile kalkar olduğundan, hem ailesi, hem sosyal çevresi, hem de iş hayatı bu durumdan son derece olumsuz etkilendi. Yetmedi, çalınan hesaplarla kişilerin itibarı son derece zedelenir hale geldi, hatta kişilerin kendilerinin de doğru durmaması ve sosyal medyayı amaç dışı kullanması sonucu, sonu mahkemede biten birçok hadiseler yaşandı. Bu süreçte yaşanan hukuki olaylar nedeniyle, mahkemelerimizin gereksiz yere zaman kaybına yol açacak iş yoğunlukları oldu. Tabi bizler yine boş durmadık, internetten ürün satan(!) bazı dolandırıcıların sosyal medyada da ağlarına kaptırdık kendimizi vatandaşlar olarak. Ardı arkası kesilmedi sosyal medya üzerinden yaşanan olumlu ve olumsuz hadiselerin. Ama en çok da gençlerimiz etkilendi bu süreçlerden. Olur, olmadık yerde son derece olumsuz yorumlar yazan, hatta hakarete varacak derecede ithamlarda bulunan, siyaseti sosyal medyada yapılır zannedip, kendisi gibi düşünmeyenlere ağza alınmayacak cümleler sarf eden bazı gençler, hayatlarının baharında ummayacakları sonuçlarla karşılaştılar.
Buraya kadar ele aldığımız konular, hepimizin akşama kadar şahit olduğu sıradan meseleler. Ancak pek tabii yerimizin müsait olmaması nedeniyle bu sayfaya taşımadığımız belki de daha niceleri var bu saydığımız vakaların.
Allah hepimize akıl vermiş, düşünme yeteneği vermiş. Ki gereksiz yere zamanımızı ve sağlığımızı sarf etmeyelim, yanlışlara düşmeyelim diye. Sosyal medyayı kullanalım tabii ki, dozunda olduğu müddetçe hiçbir sorun da yok zaten. Hatta faydalı olduğu yerler de yok değil. İnsanların yeni bilgiler öğreneceği sayfaların takibi ve seviyeli arkadaşlıkların olduğu kullanımlar, kişiye bazen değer bile katabiliyor.
Ancak her şeye rağmen, bir başka açıdan daha bakmak gerekir diye düşünüyorum. Sıkıldık sanki o kadar yoğun sosyal medya kullanmaktan, her gün resimler paylaşıp, beğeni ve yorum beklemekten. Son dönemde yapılan bir araştırmaya göre Facebook kullanımında gerileme belirtileri elde edilmiş, Instagram kullanımının yaygınlaştığı görülmüş. Ben bu durumu şuna bağlıyorum; Faebook daha çok fikri yazı ve yorumların da paylaşıldığı bir ortam. İnsanlar burada resim olmadan da fikir ve görüşlerini paylaşabiliyor. Ancak Instagram ise yalnızca fotoğraf paylaşabileceğiniz, yorum okuma gibi işlerle kafanızı yormanıza gerek dahi olmayan bir ortam. İnsanlar da yalnız görselliğe hitap eden paylaşımlardan daha çok haz aldığından dolayı; işte kullanım oranları da bu şekilde değişmeye başlamış.
Velhasıl-ı kelam; internet uçsuz bucaksız bir deniz. Sosyal medya ise köpek balıklarıyla dolu bir okyanus gibi adeta. Hem yüzeceksiniz, hem de canavarlara yem olmayacaksınız. Yolunuzu kaybederseniz de, size zarar vermeyeceğini düşündüğünüz insanların yol göstermeleriyle hedefinize ulaşacaksınız. Şimdilik bu kadar yeterli. Sevgiyle kalın.