KENDİNE HAYRI OLMAYANIN
Gündelik koşuşturmacalar içerisinde belki de en fazla ihmal ettiğimiz kişi kendimiz oluyoruz. Öyle ki; hayatımızda yer alan herkesin ihtiyacını yerine getirebilmek ve işlerimizi dört dörtlük halledebilmek adına koşturup duruyoruz. Herkesi mutlu etmeye çalışıyoruz ama kendimizi sürekli ihmal ediyoruz.
Evet, insanoğlu sosyal bir varlıktır ve çevresiyle olan ilişkilerinde her zaman bir role sahiptir. O rolü de yerine dosdoğru ve eksiksiz bir şekilde getirmek zorundadır. Eğer görevlerden biri ya da birkaçı eksik kalacak olursa; zaten bir yerlerde bir sorun var demek değil midir?
İş yerimizde yaşadığımız koşturmacalar ve yoğunlukların yanı sıra sosyal hayatımızda da belli görevlerimizi yerine getirmek zorundayız. İşlerimizi tam anlamıyla yerine getirelim ki; iş hayatımızda başarılı olmanın aşamalarından birini daha eksiksiz aşmış olalım. İşlerimizi eksiksiz tamamlayalım ki; bizden iş bekleyen iş yerimizi ve bizim hizmetimizi bekleyen insanları tam anlamıyla memnun edebilelim. Ayrıca ailemizde ve sosyal çevremizde yer alan insanlardan da bizden beklentileri olanları memnun edebilmenin koşullarını sağlamak da boynumuzun borcu değil mi? Ebeveynlik görevimiz varsa, bu görevi yerine eksiksiz getirecek; evlat, kardeş ya da bir başka aile ferdi olarak bizden beklentileri olanları da üzmeden eksiksiz mutlu edecek şekilde davranacağız. Hem kendi içimizde mutlu olmanın ve duygusal tatmin sağlamanın, hem de çevremizdeki insanları eksiksiz mutlu etmenin yolları genel olarak bunlar.
Buraya kadar eyvallah, görevlerimizi yerine getirdik ve getiriyoruz da. Peki, onca şeye rağmen, kendimizi ne kadar mutlu edebiliyoruz? Ya da istek ve arzularımızı gerçekleştirmede, ya da şöyle toparlayayım; kendimizi gerçekleştirerek kendi içimizde daha mutlu olabileceğimiz koşulları sağlıyor muyuz? Kendimize gereken değeri, hassasiyeti ve önemi verebiliyor muyuz? Kendimizle barışık olup, kendimize dair eksiklerimizi yerine getirmek için çaba gösteriyor muyuz? Yoksa kendimizi ihmal edip, daha doğrusu kendimizi gerektiği gibi önemsemeyip, saldım çayıra Mevlam kayıra psikolojisiyle mi yaşıyoruz? İşte bütün bunları bütünsel olarak değerlendirmek durumundayız.
Ben elbette her zaman kendinizi şımartın, kendinizi en çok sevin düşüncesinde olan bir insan değilim. Ama kendimizi de önemsemezsek; sevdiklerimizi ve çevremizdekileri de önemsememiş oluyoruz. Bu da top yekûn bir aksaklığa yol açıyor gündelik hayatımız içerisinde. Bunun farkına varılması gerektiği ve önce kendimizden başlayarak çevremizdekilere saygı duymanın ve onları önemsemenin gerektiği kanaatindeyim.
Bir de kendimizi önemserken ve severken, çevremizdeki insanları da önemsemeyi ve onları da sevmeyi unutmayalım. Sevgi paylaşıldıkça çoğalır. Başka insanları da sevdiğimizde, kendimizden inanın hiçbir şey kaybetmiş olmuyoruz. Aksine kartopu gibi büyüyen sevgi yumağı; hem kendi psikolojimizi hem de diğer insanların psikolojilerini son derece olumlu yönde etkileyecek önemli etkenlerden bir tanesidir. Bu duygu ve düşünceler çerçevesinde sevgiyle ve muhabbetle kalın efendim.