Gerildik ey dostlar; biraz gevşeyelim artık. Gün geçmiyor ki, ülke gündemimizin yoğunluğundan nasiplenmeyelim. Gözümüzü yeni güne açtığımız her sabah; “acaba bugünün gündemi nedir” diye düşünerek uyanır olduk.
Elbette normaldir, seçim sürecine girmiş bir vaziyetteyiz. Bir yanda tüm heyecanlarıyla aday adayları, diğer yanda ülkesinin daha güzel ve daha müreffeh bir geleceğe emin adımlarla yürümeyi sürdürmesini isteyen meraklı ve ümitli vatandaşlar. Elbette artık adaylar arası rekabetin ve heyecanın kızıştığı son düzlüklere girilmeye başlanacak. Partiler yavaş yavaş adaylarını açıklamaya başladıkça, gündem de sıcaklığını korumaya devam edecek gibi görünüyor.
Peki, bu süreçte bizler, yani adaylıkla işi olmayan ama adayların ve partilerin durumunu yakından takip eden normal vatandaşlar ne durumdayız? İşe ilk olarak sosyal medyadan başlayacak olursak; ohoo orası zaten yangın yeri. İnsanımız kendi görüşünden olmayanı adeta topun ucuna koyup, işini bitirmek ister gibi görünüyor sosyal medyadaki vaziyete bakılırsa. Eskiden berber koltuğunda ya da kahvehanelerde yapılan siyasi tartışmaların çok daha fazlası, klavyelerle gerçekleştiriliyor şimdi sosyal medyada.
Neredeyse herkes bir siyaset uzmanı olmuş, ülke adeta açık siyaset akademisine dönüşmüş vaziyette. Tabii ki bu durumu normal karşılıyoruz. Çünkü sabahtan akşama kadar ülkemizin gündemi zaten bu yönde gelişiyor ve ilerliyor. Hangi kanalı açsanız konuşmacılar partileri ve seçimleri ele alıyor, hangi haber bültenini açsanız siyaset haberleri diğer gelişmelerin önüne geçiyor. Buraya kadar da her şey normal ve kabul edilebilir düzeyde, buna sözümüz yok.
Ancak bizim beklentimiz, özellikle vatandaşlarımızın gerginlikten uzak bir şekilde, kendinden olmayana da saygı duyarak ülke gündemini belirlemesinden yana. Çünkü herkesin zaten siyaset konuştuğu insanlar belli. Kimi akrabasıyla, kimi komşusuyla, kimi de en yakın arkadaşıyla siyasi meseleleri tartışmaya açıyor ve düşüncelere etki etmeye çalışıyor. Buna da sözümüz yok, lakin özellikle sosyal medyada öyle tartışmalara şahit oluyoruz ki; inanın bazı cümleler kavgada sarf edilmeyecek düzeyde. İnsanlar birbirlerini ne kadar kolay kırıyor, ilişkileri ne kadar da çabuk harcıyor, ziyan ediyor.
Sizce bu kadarına gerek var mı? Yarın seçim gelecek, inşallah sandıklardan ülkemiz ve milletimiz için en hayırlı sonuçlar çıkacak, bu sonuçlarla ülkemiz daha da şahlanacak ve geleceğe güvenle adım atmaya devam edecek. Buna rağmen, seçim sürecinde acımasızca tartışılan insanların kalp kırıklıkları ise belki uzun süre daha sürecek.
Gerginliğin ve kırıcı olmanın işte bu nedenle hiç de lüzumu yok. Bizler konuşarak anlaşabilen ve görüşlerimizi dile getirebilen varlıklarız. Yani insanız. İnsanlar konuşa konuşa anlaşır diye bir söz vardır. Peki, buna rağmen hır gür çıkarmanın anlamı nedir?
Her şeye rağmen, çevremizdeki dost, arkadaş ve akrabalarımızla geleceğe birlikte yürümek zorundayız. Millet olmanın kaidelerinden biri budur ve birlikteliği bozmamak lazımdır. İnsani değerlerimizden ve benliğimizden ödün vermeden, milletimiz ve devletimiz için en doğru seçimleri yapmaktan başka da bir görevimiz yoktur. Bu doğrultuda; gerilimsiz, kavgasız ve kalp kırmaktan uzak kalarak anlaşacağımız bir süreç bizleri bekliyor olsun inşallah.
Hepimiz aynı gemideyiz ve bu geminin sağ salim yoluna devam etmesi için elimizden geleni yapmak durumundayız. Bu minvalde, hepinizi sevgiyle selamlıyorum.