GENÇLERİ YÜREKLENDİRMEK
Bugün toplumda en fazla dikkatimizi çeken ve bizi etkileyen konular nelerdir diye bir soru sorsak kendimize; elbette hepimizin aklına onlarca, hatta yüzlerce madde gelir. Ben bu soruyu kendime her gün soruyorum.
Her sabah yeni güne başlarken; “bugün yine nelerle karşılaşacağım ve ne tür insanlarla baş etmeye çalışacağım” diye merak ederim. Korku ya da endişeyle değil, büyük bir heyecanla ve istekle beklerim yeni güne başlamayı elbette.
Bazı insanlar, çevresindeki tüm bu etkenlerden olumsuz etkilenir. İnsanlarla başa çıkamaz hisseder kendini. Hatta “kimseyle uğraşacak halim yok bugün, bana ilişmeyin” mesajı dahi verirler etrafındaki insanlara. Peki, doğrusu bu mu? Yani, her şeyi, herkesi bir kenardan izleyip, hayatın akışına müdahale etmemek mi? Daha doğrusu her şeyden uzak bir şekilde, pasif bir hayat yaşamak mı daha kolay? Yoksa zorluklarla ve insanların olumsuz düşünce ve davranışları ile mücadele etmek mi?
Ben her zaman, ikinci seçenekten yana tercihini kullananlardanım. Zira hayat bizim için sahnelenen bir oyun ve bizler de bu oyunun birer parçasıyız. Bazı sahnelerde bizlere figüran rolü düşerken, bazen de başrolü kapmaya çalışırız.
Bu zamanın gençlerine bakıyorum; büyük bir çoğunluğu figüranlığı tercih etmiş durumda adeta. Hayat bana dokunmasın, ben de ona ilişmeyeyim felsefesini benimsemiş gibiler. Hayatın akışına zerre miktar müdahaleleri olmadığı gibi, bunu yapacak hevesleri dahi yok. Adeta akıntıya kapılmış bir sandal gibi, hayat nereye akarsa onlar da oraya gitmeyi baştan kabullenmişler.
Elbette akışa sonuna kadar müdahale ederek, başarı merdivenlerini tırmanmaya hevesli gençlerimiz de yok değil. Bunlar, hayatlarının kendilerine sunulmuş birer şans olduğunu en baştan kabullenerek hayata karşı yapabilecekleri ne varsa sonuna kadar yaparak; başarılı olmanın hevesinde ve niyetindeler. İşte hedeflerine ulaşan ve başarıyı kucaklayan gençlerimiz de aslında bu bahsettiklerim.
Benim bir akademisyen olarak gençlere her zaman tavsiye ettiğim bir konu var; “gençler, ne olursa olsun yılmadan, azimle yürüyün. Sizi yolunuzdan çevirecek engeller ve size düşman olan insanlar çıkacaktır. Siz onlara takılıp düşmek yerine, onları basamak olarak kullanacak ve hedeflerinize azimle yürüyeceksiniz. Yükselmenizin yegâne unsuru; çalışmak, sebat etmek ve azim göstermektir. Sizin başarılarınız, milletimizin başarısı demektir. Geleceğimiz, sizlere emanettir ve bu ülke sizlerin omuzlarında kararlılıkla yükselmeye devam edecektir.”
Evet, bir önceki paragrafta belirttiğim öneri ve yol gösterici cümleleri, her eğitim öğretim yılı başında ve dönem içinde ara sıra, öğrencilerime sarf ederim. Onlara yol göstermenin ve onları yüreklendirmenin; bir hocanın en önemli görevlerinden biri olduğuna inanırım. Bu nedenle benim öğrencilerim daima en yürekli ve en azimli gençler olarak, geleceğe emin adımlarla yürürler. En azından, çabalıyor olduklarını dahi görmek, bir hoca olarak bana geleceğimiz adına ümit veriyor.
Bizler, ebeveynler ve eğitimciler olarak; gençlerimize yol gösterici ve onları motive edici güçler olmak zorundayız. Bizler onları yüreklendirmezsek, onları dışlar ve onlara emek vermezsek; sokaklarımızdaki suç oranlarının artmasından da hiçbir zaman şikâyet etmek gibi bir lüksümüz olmayacağını da bilmek zorundayız. Sevgiyle kalın.