DÜN DÜNDE KALDI YENİ ŞEYLER DÜŞÜNMEK LAZIM
Hz. Mevlana’nın çok güzel bir sözüyle başlamak istiyorum bugün makaleme. “Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım.” Evet, aslında konunun tam olarak özü de bu. Biz hep eskiyi anarak yaşıyoruz, eski günleri özlüyor, bugünün şartlarını da hep eskiye göre kıyaslayarak yaşamak istiyoruz.
Aslında konuya başlarken anlatmak istediğim şuydu; bizler bugünü güncel yaşamayı seviyoruz lakin geçmişten de bir türlü kopamıyoruz. Hem yeniçağın getirdiği her şeye sahip olmak istiyoruz, kültürümüzü ve yaşam biçimimizi bugünün güncel gelişmelerine uydurmak istiyoruz, hem de eskiye dair ne varsa hayatımıza tatbik etmek, yaşantımızın tam ortasına yerleştirmek istiyoruz. Kusura bakmayalım ama yok öyle bir dünya.
Evet, ne anlatmak istediğimi belki anlayanlarınız olmuştur. “Ah azizim, nerede o eski bayramlar” diye diye bugünü yaşamaktan aciz olan dostlara sesleniyorum. Yok efendim, kalmadı o eski bayramlardan. Tükettik, bitirdik hepsini. Artık yeni bayramlar var. Artık dedelerin, ninelerin ellerini öpmek, birkaç gün de olsa memleket hasreti gidermek için beklenen bayramlar kalmadı. Artık önceden yapılan erken rezervasyonlar ile beş yıldızlı tatil yapılan bayramlar var elimizde. Bundan versek olmaz mı? Olur, neden olmasın? Bugünleri bizler bu hale getirmedik mi? Kendi ellerimizle popülizmin karmaşa dolu eğlence hayatına ve hızlı akan zamana ayak uydurmaya çalışmayı kendimiz seçmedik mi? Dışarıdan bir el gelip de bizi zorla Ege sahillerine tatile götürmüyor ya. Ne yaparsak, kendi elimizle yapıyoruz. Bu nedenle de şikâyet etmeye de hakkımız bulunmuyor.
Kurban ettik ellerimizle kendi kültürümüzü. Gençlerimize aşılamadık bayramın ne demek olduğunu, aile ziyaretlerinin lezzetini, birlikte geçirilen bayramların çocuklarımıza ne şekilde değer kattığını ve aile bağlarını güçlendirdiğini. Bizler kendi kültürümüzden kopmayı, başkalarının hayatlarını yaşamayı modernleşme saydık. Gelişmişlik zannettik bayramda denize girip, sosyal medyada fotolar paylaşmayı. Hele eğer bayramda bir de yurt dışı seyahati patlattıysak, Paris’te bir foto paylaştıysak sosyal medyadan, değmeyin keyfimize. Bizden ala modern yok zannettik; yanılarak da olsa.
Dün dünde kaldı diyerek giriş yaparken yazımıza, işte bunları kast ediyorduk. Yani geçmiş geçmişte kaldı. Bugünün şartlarına ayak uydurmak lazım. Torunları, çocukları özlediysek; onlara bu kültürü doğru aşılamak lazım. Onların deniz kenarına gitmelerine müdahale ederken, aslında yasak koyduğunuzu değil; bayram zamanı aile bağlarının kuvvetlendirilmesi gereken zamanlar olduğunu hissettirmek lazım.
Aileler birlikte oldukça güçlüdür çocuklar. Toplumlar ancak bu sayede ayakta durur ve geleceğe kültürlerini eksiksiz şekilde aksettirir. Aksi takdirde, her on yılda, yirmi yılda değişim gösteren kültürel yapılar; güncel değişimlerin son derece hızlı olmasıyla toplumları geçmişlerinden koparır ve ağaçtan düşen yaprak misali oradan oraya hızla savurur. Böylesi bir toplumun, dünyada söz sahibi olmasını bekleyemezsiniz. Eğer toplumsal yapımızın güçlü ve diğer kültürlerle baş edebilir bir vaziyette olmasını istiyorsak; aile bağlarımızdan başlayarak; toplumsal kültürümüzü de ayakta sağlam bir şekilde tutmamız lazım.
Bu bağlamda; bayramınızı şimdiden en içten dileklerimle kutluyor, siz kıymetli okuyucularıma ailenizle ve sevdiklerinizle sımsıcak ve sevgi dolu bir Ramazan Bayramı geçirmenizi diliyorum. Sağlıcakla kalın.