BELEDİYE BAŞKAN ADAYLARI İÇİN SEÇİM KAZANDIRACAK İLETİŞİM TÜYOLARI
Bugüne kadar ele aldığımız konular içerisinde en fazla “Etkileyici Yöneticilik ve Liderlik” konusu ilgi çekicilik bakımından öne çıkar. Öyle ki bu konuda verdiğimiz eğitimler, televizyon programlarımız ve İletişim Sanattır adlı kitabımızda ele aldığımız özel bölümlerde anlattıklarımız, hem bizi yakından takip eden değerli takipçilerimizin, hem de ülkemizin dört bir yanında kitabımızı ya da makalelerimizi okuyan okurlarımızın en fazla ilgilendiği konulardan biridir.
Uzun lafın kısası, aslında yönetim ya da şöyle dile getirecek olursak yönetme/yönetememe konusu aslında hem en sık dile getirilmemiz, hem de en geniş çerçevede ele almamız gereken konudur. Çünkü hayatın her alanında gerçekleşmesi mümkün ya da muhtemel olan bir eylemdir “yönetmek” eylemi. İnsanları yönetirsiniz, makineleri yönetirsiniz, işletmeleri yönetirsiniz, zamanı yönetirsiniz; kısacası hayatın kendisini yönetirsiniz. Yani yönetmek eylemini konuştuğunuz vakit; her insanın hayatında var olan bir durumu söz konusu edersiniz. Bu nedenle de en fazla ilgiyi bu konu çeker.
Gelelim konunun bizleri yöneten yerel yöneticilerimizle ilgili olan kısmına. Öyle iç içe olduğumuz bir konudur ki; aslında ister istemez her zaman kendimizi yorum yaparken bulabileceğimiz ya da konuşmasak bile içten içe analizler yapıp, kendi kendimize kararlar aldığımız bir meseledir. Sokağımızın yolları bozulursa, çöpler alınmazsa, sular akmazsa, il ya da ilçemiz çağın gerektirdiği şekilde bir gelişim göstermezse hemen eleştireceğimiz, yorumlar yapacağımız makamdır belki de yerel yönetimler. Ancak yersiz bir eleştiri yahut analiz etme durumu değildir bu, herkesin oy verirken hizmet beklediği ve eleştirme hakkını saklı tuttuğu/tutacağı bir mercidir çünkü. Gereksiz, yersiz, yanlı ve yıkıcı olmadığı müddetçe de her zaman olması gereken şeylerden de biridir eleştiri. Eğer insanlar sizi haklı ve yapıcı bir şekilde eleştirmezler ise doğruyu nasıl bulabilirsiniz ki?
Elbette yaklaşan yerel seçimlerde aday olacak olan kişilerin ortaya çıkması, çeşitli isimlerin halk arasında birer şehir efsanesi ya da yakıştırma şeklinde söylentiler halinde dolaşması ve parti teşkilatlarının da bazı önemli isimler üzerinde yoğunlaşması; bizi bir İletişim ve Yönetim Bilimi Uzmanı olarak bu konuyu ele almaya zorladı. Aslında biz zaten her zaman yöneticilik ve liderlik konularını ele alırken buradaki önerilerimizi tüm yöneticiler için de sıralıyoruz lakin seçimler yaklaşırken nokta atışı yapmak daha bir başka.
İşin şakası bir yana; eğer yerel seçimlerde aday olmayı düşünüyorsanız; sizi başarıya taşıyacak konuları 15 adımda şöyle ele alalım;
Bir defa halkın her daim içinde olmalı ve toplumun tüm kesimleriyle barışık bir iletişim biçiminiz olmalı. Girdiğiniz tüm ortamlarda dikkat çekebilen, mütevazı ancak sıradanlıktan uzak bir kişiliğiniz olmalı. Size yöneltilen her türlü soruya en doğru ve en net cevap verecek derecede bir bilgi düzeyiniz ve bildiklerinizi kısa ve öz bir şekilde anlatabilme beceriniz olmalı. İnsanlara tepeden bakmamalı, tevazu sahibi ve samimi bir yapınız olmalı. İnsanlarla kuracağınız iletişim yapmacık ve yüzeysel olmamalı. Toplumsal barışa katkı sağlamanın yanı sıra, çocuklarla, hayvanlarla, orman ve bitki örtüsünü geliştirmeye yönelik proje ve fikirlerinizin de olduğunu hissettirmelisiniz. Tarihe saygılı olduğunuzu ve geçmişin tecrübesiyle geleceğe yürüyeceğinizi anlatmalısınız. İlçe halkının kendi hemşehrileriyle daha fazla kaynaşması ve birlikte yaşama kültürünü geliştirecek iletişim ve yönetim çalışmalarını da ihmal etmemelisiniz. İlçe halkının kendi memleketiyle gurur duyacağı ve başka şehirlerde kendi memleketinin yerel yönetim başarılarıyla övünebileceği iletişim ve tanıtım çalışmaları yapmalısınız. İnsanlarla iletişim kurarken, hedef kitlenizi doğru seçmeli ve hitap ettiğiniz kesimin ihtiyaçlarını en doğru şekilde tespit ederek, buna göre vaatlerde bulunmalısınız. İletişimin altın kuralının “beden dilini doğru kullanmak” olduğunu unutmamalısınız. İnsanlarla konuşurken, onlarla “göz teması kurmanın” da beden dili kadar önemli olduğunu unutmamalısınız. Bir de; gözleriniz başka mesaj verirken, dudaklarınızdan dökülenler de farklı olmamalı. Yani jest ve mimiklere de son derece önem gösterilmeli. İnsanların size ilk önce güven duymak istediklerini unutmadan, buna göre iletişim kanallarınızı açık tutmalısınız. En önemlisi ise; cep telefonunuzu 24 saat açık tutuyor olmanın insanlarla iletişiminizin mükemmel olduğunu gösterdiğini düşünmemelisiniz. ( Geçmişte üst düzey siyasetçilik yapmış ama insani ilişkileri zayıf olan birinin; “insanlarla iletişimim çok iyi, telefonum 24 saat açık” sözüne atfen bu madde buraya alınmıştır.)