İnsan, etrafında olan biten olaylar ve çevresinde yaşayan her türden canlıyla iletişim halinde olan bir yapıya sahiptir. Neredeyse hiçbir insanın, bu bahsettiklerimize karşı kayıtsız kalmak gibi bir tercihi olamaz, şartlar normal olduğu takdirde.
Günümüz hayat koşulları, insana her türlü iletişim kanalını cömertçe sunuyor. Hemen hepimizin sahip olduğu akıllı telefonlardan tutun da, taşınabilir bilgisayar ve tabletler, son derece ergonomik tasarlanmış elektronik aletler ve içinde bulunulan sosyal ortamlarla, adeta sosyal ötesi bir hayat yaşayabiliyor insanoğlu. Fakat resmin bütününe baktığımızda da durum gerçekten böyle mi? Dışarıdan görüntüsü son derece sosyal gibi görünen insanlar, aslında gerçekten de göründükleri gibiler mi?
Şimdi bir düşünelim; artık neredeyse ebeveynlerin büyük bir çoğunluğunun şikâyetçi olduğu bir durum var ki; özellikle ergenlik çağlarına adım atmakta olan, ya da ergenliğini yaşayan evlatları ile sağlıklı ve düzgün iletişim kuramamak. Bu gençler, sanal âlemde ve sosyal medyada fırtınalar gibi iletişim kurabiliyor iken; iş sosyal hayata yani içinde bulundukları gerçek hayata geldiğinde, tabiri caizse sudan çıkmış balığa dönüveriyorlar. Her biri birer teknoloji kurdu olan bu gençlerimiz, aileleri ile vakit geçirmeyi bırakın, yemek vakti annelerinin çağrılarına cevap vermeye dahi acizler neredeyse. Peki, sizce sorun gençlerimizde mi, ailelerimizde mi, yoksa başka yerlerde mi? Aslında sorunun cevabı basit. Pekâlâ, sorun ilk önce sistemde, sonra da onlara sınırsız özgürlükler dünyası sunan ailelerde. Şöyle ki; çocuklarımız henüz bebeklik çağlarını yaşarlarken, onları oyalasın diye önlerine sunduğumuz bilgisayar, telefon veya tablet gibi cihazlar, gitgide hayatlarında daha çok yer kaplıyor ve ilerleyen yaşlarında onları adeta bir bağımlılık gibi esir alıyor. Yemek yerken oyalansın diye masum bir amaca hizmet ederek başlayan süreç; gitgide içinden çıkılmaz bir hale gelerek; çocuk ve gençlerimizin en güzel yıllarını ellerinden alıyor. Sonuçta da, iletişim kurmaktan aciz, çevrelerinde olan bitene tepkisiz ve en önemlisi de ebeveynleri ile iletişimi olmayan bir gençlik ortaya çıkarıyor.
Aslında toplumsal asosyallik denilen olayın temel dayanağı da burada yatıyor. İnsanımız içinde bulunduğu bu durumu, yukarıda özetlediğim sürece dayalı olarak yaşıyor. Kişisel ilişkilerin ve sosyal iletişimin şekillendiği yaşlarda eksik kalan her ilişki, insanımızı asosyal yapmak için yeterli bir durum oluyor. En verimli dönemlerini, insanlarla bilgi ve fikir alışverişi içinde olmadan, tamamen sanal ortamlarda geçiren insanlar, gençlik yıllarında ve daha sonrasında asosyalliğin pençesinden kurtulamıyor.
Asosyalliği kelime anlamı olarak merak edenler için bakmak gerekirse; asosyallik; kişinin sosyal çevresi ile yeterince ve kaliteli bir şekilde etkileşim içerisine girememesi olarak tanımlanır. Asosyal insanlar; etrafında olan biten olaylara ve çevresindeki insanlara karşı tepkisiz ve umursamaz davranışlar sergiler. Karşı cinsiyle iletişim kurmakta da başarısız olan asosyaller, bilgisayar ve internet başında çok fazla zaman geçirme, odalarına kapanma, dış dünyaya tepkisiz kalma ve ebeveynleriyle iletişim kurmakta pasif davranma gibi özelliklere sahiptir.
Asosyallik problemi olan gençlerimizi, bu durumdan kurtulmaları için;
Arkadaş ve akraba çevreleriyle iletişim kurmaya teşvik etmek, Tüm gün odaya veya eve kapanmak yerine, dışarı çıkıp diğer insanlarla etkileşim içerisine girmeleri için ortam oluşturmak, Sıcak ve samimi insanlardan oluşan grup etkinliklerine katılmalarını teşvik ederek özgüven kazanmalarını sağlamak, Bilgisayar başında geçirdikleri süreleri azaltmalarını sağlamak ve online oyun gruplarından olabildiğince uzak kalmalarını sağlamakFaydalı olacaktır.
İnsan soysal bir varlıktır ve kendi sınırları içerisinde özgür yaşamak için yaratılmıştır. Onu henüz bebeklik ve çocukluk çağlarında özgürlüklerini ellerinden alan alışkanlıklara mahkûm ederseniz, ilerleyen yaşlarında bu duruma tepki olarak asosyal ve iletişim sorunu yaşayan bireyler olmaya son derece yatkın olacaktır. Bunun neticesinde de, asosyal toplumların ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır.