Zaferler ayı Ağustos’un son günlerindeyiz. 1071 Malazgirt Zaferi ile Anadolu’nun kapıları Türk milletine açılmıştır. 26 Ağustos 1922’deki Başkomutanlık Zaferi ile işgal kuvvetleri yurdumuzdan atılarak 30 Ağustos Zaferi kazanılmıştır. Seferlere çıkıp zaferler kazanan sivil-asker bütün mücahitler düşmanı yok edip arkadan gelenlere huzur için yol açmışlardır. Ölenler şehit, yaralananlar gazi beratını almışlardır. Allah hepsinden razı olsun.
Zaferlerimizi sadece Ağustos ayı ile sınırlandırmak doğru değildir. 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekatı ve de 15 Temmuz hain kalkışmasının bastırılması da Temmuz ayında gerçekleşmiştir.
Yazın en sıcak aylarında cepheye gitmek, tüfek, teçhizat, ok, kılıç, mızrakla savaş meydanlarında çarpışmak hiç de kolay değildir. Önce bunu kendi nefislerimizi, yüce idealler uğruna feda edebileceğimizde görmeliyiz.
Milletler biyolojik varlık yanında, belli bir kültür bütünleşmesidir. Tarihin hiçbir döneminde ne canlı organizmalar arasındaki yaşama kavgası durmuş, ne hümanist bir takım hayali tasarımlar gerçekleşmiştir. Canlı mahluk yememeye yemin etmiş olanların varlığı azınlıkta kalmış, insanoğlu ve canlı varlıkların, kimi kimini yok etmek suretiyle varlığını sürdürmüştür.
Yılan, beslenmek için kurbağayı, aslan, geyiği, bufaloyu yemek zorundadır. Bir başka hayvan da varlığının devamı için yılanın, aslanın hayatını bitirmek durumunda kalabilir.
İnsan da hayatını korumak için hasta olmamaya çalışırken mikropları öldürmek zorundadır. Mikroplar da hayat bulmak için insan vücuduna yerleşmek isterler. Mücadele hem insan için hem de yaşayan bütün varlıklar için sürekli vardır ve olacaktır.
Toplumların zafer ve hezimet dönemleri olabilir. İç bütünleşmesini yani kültür birliğini sağlayamayan milletler zafere uzak, hezimete daha yakındırlar. Nasıl biyolojik bakımdan güçsüz insanlar, mikropların karşısında yenik düşüp hastalanırsa, kültür bütünleşmesini sağlayamayan toplumlar da, dış tehlikelerin istilasına dayanamazlar.
Türk milletinin gerileme çığırında kazandığı zaferlere bakıldığında bir Çanakkale, bir Kıbrıs, bir 15 Temmuz, millet olarak bütünleşmenin, bir ideal etrafında kenetlenişin meyvesi olduğunu görürüz. Zafer, iç bütünlenişin dışa vurmasıdır.
Sefere çıkan, geride kalanlara Allah’ın kefil olduğunu, mücadele sırasında şehit olursa Allah’ın rızasını kazanıp cennete gireceğini murad ederek savaşa çıktığının bilincindedir. Zafer toplumları bu bilinçtekilerin çokluğuyla mümkündür.
Millet düşmanlarının tahrik ettiği hızlı bir çözülme akışı ile zafer toplumu olunamaz. Ülkemizin yeminli düşmanları ve onların içimizdeki uzantıları zaferlerimizi başka başka yönlere çekmek isterler. Zafer günlerinde omuz omuza veren insanlar daha sonra birbirlerinin kuyusunu kazmaya yeltenirler. Maddi kalkınma, maneviyatla beslenmedikçe düşman oyunlarına açık kalacaktır.
‘Bedrin aslanları ve sana ağuşunu açmış duruyor peygamber’ dizelerinin sahibi Mehmet Akif’ler sefere çıkacakları gayrete getirmektedir.
Zaferlerimizi anlamalıyız. İçimizde yepyeni heyecan tohumları filizlendirmek için kendimize gelelim. Nefislerimizle ve millet düşmanlarıyla yeniden milli mücadele seferlerine çıkmak için hazır olalım. Zafer, Hakkın ve ona inananlarındır.