Milletin kahir ekseriyeti için, altılı ya da gizli ortak HDP’nin iştirakiyle yedili olmasının hayati bir önemi yoktur. Masa etrafında dönüp dolaşan bu ortakların hemen hepsinin partileri iktidar nimetinden geçmişte faydalanmıştır. Millet ittifakı adıyla milletin temiz adını gasp eden bu grupla, karşısında yer alan Cumhur ittifakına bu millet mecbur ya da mahkûm değildir.
İçinde bulunduğumuz ortam Türk- İslam ülkelerine ne kadar yakışıyor? Bunu analiz etmeden, sorgulamadan bu iki ittifaktan başka çare yoktur demek safdillik olur.
Milli ekonomi, slogandan öteye geçmemektedir. Üretime önem vermekten ziyade tüketimi teşvik etmektedir. İthalatımız daima ihracatımızdan fazla olmaktadır. İnsanımız kendi milli parasına güvenememekte; DOLAR, EURO, ALTIN, GÜMÜŞ, FAİZ sarmallarından medet ummaktadır. Üretimdeki azalmanın yerini, yabancı ülkelerin üreticilerini ödüllendirircesine ithalat yoluyla karşılamak mantık dışıdır. Üretmeyen ülkenin ya da üretimi teşvik etmeyen ekonominin faturası daima hüsrana açıktır. Her Allah'ın günü, milyonlarca araç trafiğe çıkmaktadır. Bu araçların kaç tanesi yerli marka veya ürünümüzdür? Yine bu milyonlarca araç yollarda su tüketmediğine göre milyonlarca litre benzin veya mazotu kendimiz üretebiliyor muyuz?
Aracı yabancı patentli, yakıtı ithal milyonlarca aracın üzerinde keyifle seyahat etmek bizi hiç düşündürmüyorsa, kendimize gelip silkinmek için geç kalmışız demektir. Benim milletimin 18-20 bin lirası elin parası ile bin lira ediyorsa ve de biz bu ekonomiye başarılı diyorsak vay halimize! Ülkemiz insanının ihtiyaç duyduğu ilaç sanayii, deterjan sanayii gibi büyük ölçekli kuruluşlar yerli değil yabancı kartel ve teröristlerin elindedir. Bin bir emekle Cumhuriyet döneminde elde edilen SSK ilaç fabrikaları özelleştirmelere kurban edilerek elimizden çıkmış durumdadır.
Millet düşmanlarının bizi düşünemez, akıl edemez hale getirmek için de planları olmalı ki; zeki çalışkan olan kabiliyetlerimizi beyin göçü vasıtasıyla bizden koparmaya çalışmaktalar. Bizden koparılan her bir değer bize eksi 10 olarak yansırken beyin göçü verdiğimiz ülkeye artı 50 olarak yansımaktadır dolayısıyla ileri ülkelerle aramızdaki makas daha da açılmaktadır.
Ekonomi böyleyken, sosyal hayat, kültürel yaşantımız, siyasi hayatımız güllük gülistanlık mıdır? Elbette ki olumlu cevap alamayacaktır. Kültürel, moral değerler, ahlaki değerler ayaklar altına alınmak istenmektedir. İnsan Hak ve hürriyetlerini esas alan ADALET prensibi MUHTEŞEM TÜRKİYE'nin birinci derecede olmazsa olmazıdır. Üzüntüyle ifade edelim ki ADALET mekanizmasına olan güven gittikçe azalmaktadır. Cezalar caydırıcı değildir. Bürokratik engeller geç gelen adaletin adalet olmadığını gözler önüne sermektedir. İcra daireleri, açık kapalı cezaevleri arttıkça artmakta, buraların açılışı için keyifle merasimler bile düzenlenmektedir.
Eğitim hayatımıza gelince; yaklaşık 20 yıldır iktidarda bulunan AKP ileri gelenlerinin de itiraf ettikleri üzere başarısızlık ortadadır. Türk milletini maddi- manevi alanda yüceltecek ideal sahibi fertler yetiştirmek hedefimiz olmalıydı. Olmadığını toplumumuzdaki uyuşturucu bağımlılığından, içki tüketiminin artmasından, cinayetlerden, kadına şiddetten, erkeğe eziyetten, rüşvet, iltimas, dolandırıcılık, nitelikli sahtekârlık, kumar partileri, sahte para basımı ve sürümünden anlayabiliyoruz.
Umutsuz muyuz? Olmamalıyız çünkü bize yakışmaz. Mehmet Akif merhumun ifadesiyle " His mi duymuyorsun? Leş mi kesildin" uyarısını yüreğimizde hissederek uyanma, dirilme refleksini gösterirsek umutsuzluğa yer yoktur. Yine Mustafa Kemal'in söyleminde yer aldığı üzere; "Türk milleti çalışkandır, zekidir" ikazına muhatap olduğumuzu hatırlamalıyız. Hemşehrimiz merhum bilge lider Aykut Edibali'de şöyle diyordu:" içinde bulunduğumuz şartlar altında sızlamayan yürek, düşünmeyen beyin bizden değildir."
Değerli okuyucu ve takipçi millet dostlarımız! Türkiye'mizi ileri güçlü, muktedir ve muhteşem Türkiye hedeflerine 6'lı ya da 7'li masa etrafındakiler götürebilir mi?
6 ya da 7'li masanın karşısındaki Cumhur ittifakının böyle bir idealinin olup olmadığını sorgulamak gerekmez mi? Yaşadığımız yüzlerce sorunun kaynağı, müsebbibi iktidarıyla muhalefetiyle Cumhur ittifakı partilerle, millet ittifakı adını gasp ederek kullanan siyasi partilerdir. Milletimiz bu ittifaklara mecbur ya da mahkûm değildir.
Birbirini, insanlarımızı ötekileştirmeden, ayrıştırmadan birleştirmeye çağıran ittifakları hep birlikte özlemle bekliyoruz.
Yazar himmet Kasal 1000 altılı masa adlı makalesini dikkatle heyecanla okudum tekrar okudum! Doğrusu gerçeğin ta kendisini ifade etmiyor mu?Herhalde çözüm muhteşem Türkiye’de imam sen değil misin