EĞİTİM VE ÖĞRETİM ÜZERİNE !
2024-2025 Eğitim ve Öğretim dönemine başlamış bulunuyoruz. Öğrencilerimize, öğretmenlerimize, eğitmen, rehber, veliler ve tüm milletimize hayırlar başarılar getirsin.
Eğitim ve savunma bir millet için o kadar önemlidir ki büyüklerimiz bunu düşünerek Milli Eğitim ve Milli Savunma Bakanlıklarına mahsus milli takısını koymuşlardır. Eğitim; yerli, milli, hedef ve imkanlarla geleceği inşa etmek üzerine kuruluysa millidir. Müfredatını, ABD ve devamında AB ülke danışmanlarının katkı verdiği Fulybrad Komisyonu hazırlıyorsa millilikten uzaklaşılıyor demektir.
Nitekim yıllar yılı eğitimin milliliğinden sapışın etkilerini görüyoruz. Hedefimiz nedir? Biz bu hedefin neresindeyiz? sorgulanmıyor.
Çocuklarımız, aile ocağında az işlenmiş bir elmas misali, işlenmek üzere okullara, öğretmenlere, eğiticilere teslim ediliyor.
Çocukluk psikolojisi, kısmen aile ortamında anlaşılmaya çalışılıyorsa da hem çocukluk hem de öğrenci psikolojisi okullarda anlaşılmalıdır.
Çocuklarımıza özgüvenlerini sağlamak için sorumluluk vermeli, fikir sormalı, başarılarını ödüllendirmeli kabiliyetlerini geliştirmelerine fırsat tanımalıyız.
Okul öncesinde aile ortamında oyuncakları toplamak, çiçekleri sulamak sofranın kurulmasına, kaldırılmasına yardım, kıyafetleri dağıtmamak, ekmek almaya bakkala gidebilmek gibi çocukların yapabileceği sorumlulukları yüklemek onların özgüvenlerini sağlamaya katkı sağlar.
Okul hayatı çocuğun özgüveninin daha pekiştiği bir ortamdır. Öğretmenin devreye girmesiyle bu özgüvenin sağlanması zeminine oturur.
Gerek veliler gerekse öğretmenler lüzumsuz mukayeselerden çekinerek çocukların özgüven kazanma çabalarını örselememelidir.
Unutmayalım ki, hayatın akışı öğrenmek ve öğretmek üzerine akıp gitmektedir. Okul yıllarına bugünkü aklınızla baktığınızda neleri eksik, neleri tamam ettik sorusuna verilecek cevabınız vardır herhalde, yani öğrenmenin sonu yok, halen öğrenciyiz.
Sınavları korkulan durumundan çıkarmak gerekir. Can sıkan sınavlar, öğrenilenlerin gözden geçirilmesi, eksiklerin fark edilmesi için fırsattır.
Ezberciliğe dayanmayan, öğrenme ve öğretme aşkıyla tutuşan nesiller için yeni bir dönem başlıyor. Sevgi ve saygı görerek büyüyen çocuk, hem kendisini sever ve kendisine saygı duyar.
* * *
Bilgi çağını yakalayabilmiş ülkeler diğer ülkeleri de kontrollerine alabilmek için top, tüfek, tanklarla işgalden vazgeçme moduna yükseliyorlar.
Bir milletin dinini, ahlakını, kültürünü yok etmenin ya da dejenere etmenin silahlı kuvvetler işgalinden daha ucuz ve daha az dikkat çekeceğini hesaplıyorlar.
Sosyal alanlar boşluk kabul etmezler. Senin eksik bıraktığın eğitim öğretim, milli hedeflerin yerini başka kültürler, maske takarak şirin görünmenin yollarını çoktan bulmuşlar bile.
Devlet ve diyanet asırlık atalet uykusundan uyanmaz, ilahiyat fakültelerinde ve diğer eğitim kurumlarında din, dosdoğru öğretilmezse, dini sahalar, tamamıyla ehil olmayan gruplara terk edilmiş olur. Sahte ve zararlı bir takım dini anlayışlar bidat ve buna benzeler toplumu istila ederler.
Haçlı ve siyon emperyalizminin ülkemizdeki ön karakolu gibi çalışan bazı organize güçler karşısında siyasetçiler aciz ve çaresiz kalmaktadır.
Bir toplum için, dinin yanlış öğretilmesi yıkımın ayak sesleridir. Hem dünyaları hem de ahiretleri heba olur! Barış, selamet, sevgi ve merhamet dini olan İslam, yanlış öğretilerle problemin kendisi haline getirilir.
Ciltlerce kitaba konu olabilecek Eğitim-Öğretim konusunun bir köşe yazısına sığdırılabileceği bu kadar oldu.
2024-2025 Eğitim yılı inşallah batını kapıları açan bir dönem olsun.
Himmet KASAL
Bir eğitimci olarak, himmet Kasal Bey’in makalesini okudum Erdemli bilimsel bir farkındalık yaratan bir yazı okuduğumu düşünüyorumGazetenizde himmet beye fikirlerini açıklama imkanı verdiğiniz için teşekkür ederim