ÇOK GEÇ OLMADAN
Baş döndürücü bir hızla değişen ve gelişen olaylar basiretli ferasetli kararlar almayı gerektiriyor. Hele hele devleti idare edenlerin yani idarecilerin olayların akışını iyi okuması, bana göre çareler planlaması zarurettir.
Milli siyaset, görülmeyeni görmeyi, herkesten önce işitmeyi öncelikle hissetmeyi, ortak akılla hareket etmeyi, yarınları ve daha ötelerini hesap edebilmeyi zorunlu kılan, milletin güvenliği, huzuru ve problemlerinin erken çözümünü gerektiren idare sanatıdır.
Ülkemiz stratejik bakımdan fevkalade önemi haiz bir coğrafyada yer almış olmakla, daima millet düşmanlarının hedefindedir. Asırlardır savaşların, mücadelelerin yürütüldüğü bu topraklar 1922 yılında kazanılan 30 Ağustos Zafer ve 29 Ekim 1923' te ilan edilen Cumhuriyet'le esareti, işgali reddetmiştir.
Değişen savaş şartları uzun vadede silahsız, sinsi planlamalarla hedef ülkenin işgaline yöneliktir. Uyanık olmamız gereken bu sinsi ve şeytani saldırılardan biri de göç ve mülteciler kullanılarak yapılanıdır.
"Suriyeli göçü asla bir mülteci, din kardeşliği, ve ensar-muhacir meselesi değildir. Zira bu planlı göçün altında, Anadolu’yu Türksüzleştirme hain projesi yatmaktadır." İbrahim Halil Sipahi, Uyanış Dergisi 13. Sayı Shf. 18.
Sadece göç mü? Elbette değil. Dijital çağın yeni tehdidi SİBER savaşlar da dikkat edilip tedbir alınacak, önemli bir stratejik alandır.
İran'ın gücünü tamamen kırmayı hedefleyen, etrafındaki üslerini, komutanlarını liderlerini siber saldırılarla yok edilmek istendiğini izliyoruz.
Güçten düşürülerek etkisiz hale getirilerek İran'dan sonra siyonizmin hedefinin Türkiye olabileceğini kestirmek zor olmasa gerek.
Millet düşmanlarının uzun vadede ilmek ilmek istediği bu planların hedefin de Türkiye olduğunun bilinciyle çok geç olmadan tedbirler almak zarurettir
-Terörle mücadeleye ayırdığımız bütçe kanımızı emiyor,
- Mültecilere ayırdığımız ve harcamalarımız iliğimizi soruyor,
- Malayani diziler, filimler, sosyal medya meşguliyetleri uyanışımıza engel teşkil ediyor.
- Doğru dürüst tutturamadığımız eğitim sistemimiz, beyin göçüyle değerlerimizi heba ediyor.
- İsraf ekonomisi, dolu dizgin ilerliyor ve biz hala tehlikelerin farkına varamıyorsak, başımıza gelecek var demektir.
"İtibardan tasarruf olmaz" sözünü anlamından başka yerlere çekerek düştüğümüz durumlar tam bir garabet örneğidir.
Hollanda, Finlandiya başbakanları makamlarına bisikletle giderken, eski Almanya Başbakanı Merkel 4-5 takım elbisesiyle yıllarını geçirirken bu ülkeler itibardan tasarruf etmiyorlar da 125.000 makam aracı 15 uçak çok sayıda korumalarla biz tam aksini yaparak itibar mı kazanıyoruz?
Zenginlere borç silme ve büyük aflar çıkarmak da adet haline gelmişken, yok edilmeye çalışılan çiftçilerimizin, köylerimizin, emekli ve dar gelirlilerimizin sorunları gittikçe büyümektedir.
"2023'e kadarki 20 yıl içinde Hazine Müsteşarlığı verilerine göre; 2 trilyon 700 milyar dolar vergi, 454 milyar dış kredi, 71 milyar dolar özelleştirme gelirlerine karşın hazine 60 milyar dolar eksidedir... 563 milyar dolar faize ödenmiştir... Öyleyse kasada olması gereken 3 trilyon 285 milyar dolar nerededir? % 66'sı yoksulluk ve açlık sınırında yaşayan toplumsal çöküşün nedenini şimdi anladınız mı?" Prof. Dr. Rona Turanlı, 21 Ağustos 2023 Düşün Haber.
Sorgulamalıyız ve düşünmeliyiz; sadece Suriyeli mültecilerden 729 bin kişinin beyan edildiği adreste bulunamadığı bir ülke nasıl geleceğe güvenli bakabilir? Türk Ordusu ve emniyet güçleri sayısına denk bu nüfus ülkemiz için potansiyel risk değil midir?
AK Parti ve destekçisi partilerin çok geç olmadan, tehlikeyi görmelerini, Büyük Türk Milletinin, gelmişine, geçmişine geleceğine yönelik tedbirler almasını temenni ederiz.
Himmet KASAL