Meydana gelen yangın ve sel felaketlerinden milletçe büyük üzüntü duyduk. Hayatını kaybedenlere başsağlığı, yaralılara acil şifalar dileriz. Büyük millet olmamız, kardeşliğe, dayanışmaya önem vermemizden geldiği gibi büyük devlet olmamız birliğimizden gelmektedir. Yaralar sarılır, insanlarımız sabırla imtihan olunur ve sonunda normale döneriz inşallah. Dere yataklarına konut yapmanın yanlışlığı ve de inşaat malzemelerinde kalitesiz beton kullanımının zararlarını her deprem sonundaki feryatlardan sonra anlasak bile çabucacık unutuveriyoruz. Buralara konutları yapan da biziz, uygun malzeme kullanmayanda biziz; bunu denetlemeyip ruhsat veren de biziz.
Antalya’daki yangında bir caretta kaplumbağasının yaralarını sarmak için hayvan hastanesine koşuşturulduğu haber bültenine konu olmuştur. Ne güzeldir hayvan sevgisi.
Gelin görün ki, insan hayatına gerekli özenin gösterilmediğini de bize bu yangın, sel deprem gibi afetler ispatlamaktadır. Lütfen insan hayatına gerekli özeni gösterelim.
DAHA DA BÜYÜK ÜZÜNTÜ VAR MIDIR?
- Anneler günü her sene kutlanıyor. Bir iki ay öncesinden reklamlar yapılıyor, hediyeler alınıyor, duymayan bilmeyen kalmıyor. Ananın değeri yerleştirilmeye çalışılıyor, ne güzel.
- Babalar günü, anneler günü kadar olmasa da gündemdeki yerini alıyor, ne güzel.
- Dünya Kadınlar günü, sevgililer günü gibi hemen her güne haftaya anlamlar yüklenerek kutlanıyor, muhataplarına hediyeler alınıyor, ekonomi canlanıyor, bir telefonla dahi olsa kutlamalar yapılıyor, ben buna da güzel diyorum.
- Yılbaşı hazırlıkları da 1-2 ay kala başlıyor. Bizim kültürümüzde bir takvim başlangıcından öteye geçmeyen kutlamalar israfın, taklitçiliğin, haram sergiciliğin zirveye çıktığı çılgınlıklara sebeb oluyor; bu güzel olmadığı gibi çok da çirkin.
- Olimpiyatlar oluyor, Dünya şampiyonaları düzenleniyor, buralarda dereceye giren yarışmacılara devletimiz, işadamlarımız değişik ödüller veriyor, teşvik için bu da güzel.
- Selahaddin Eyyubiyi Kudüsü Fethe götüren islam inanç sistemini,
- Sultan Alparslanı Malazgirtteki savaşta kefeniyle harp meydanına çıkaran islam inancının yüceliğini,
- Sultan Fatih’in atını denize sürerek “Ya İstanbul beni alır, ya da ben İstanbulu” deyişine sevk eden iradeyi ve de “Konstantinapolis elbette fetholunacaktır, onu alan komutan ne büyük bir komutan, askeri de ne güzeldir” hadisine mazhar olmak için yaptığı mücadeleyi,
- Sultan Abdülhamidin yıkılışa yakın 33 yıl siyasi dehasını kullanarak millet düşmanlarının tertiplerini bozmasını,
- Son olarak da Mustafa Kemal ve arkadaşlarının yedi düvele karşı verdiği amansız mücadelenin kaynağının inanç ve iman olduğunu unutmamalıyız.