Pazarcık 7,7 ve Elbistan 7,6 şiddetindeki Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin üzerinden 10 gün geçmiş bulunuyor. 9.günde bile enkazdan canlıların çıkarıldığı bu depremden dolayı aziz milletimize büyük geçmiş olsun.
Tarih tekerrürden ibarettir diyenlere karşılık “ibretler alınsa tarih tekerrür mü eder” çıkışını DEPREM dolayısıyla da söyleyebiliriz.
Biz ülke olarak DEPREM kuşağı bir ülkede yaşıyoruz. Mutlaka sık yaşadığımız her depremden sonra bir muhasebe yapıyoruzdur. İlim adamları uzmanların tavsiyelerini önerilerini sıralıyorlar, alınması gerekli deprem öncesi ve sonrası yapılması gerekenler sıcağı sıcağına anlatılıyor. Ama çoğunluğumuz bu konulara karşı çok unutkanız.
Deprem öldürmüyor, binalar öldürüyor diye feryat eden ilim adamlarının sözlerini dikkate alanlar oldukça az. Teknoloji ve ilim öylesine gelişmektedir ki uzaydan tespit edilebilen FAY Hatları veya uzantıları üzerine şehirler, yerleşim yerleri kurmak bile bile ALLAH’a ve emrettiği ilme alimlere saygısızlıktır. Bu saygısızlık binlerce cana, milyarlarca mala mal olabilmektedir.
İlk önce alınması gereken önleyici koruyucu tedbir buradan başlıyor.
İkinci tedbirimiz de yapacağımız binanın temelini zemin etüdü yapılmış yere yapmaktan geçiyor. Akabinde binada kullanacağımız demir-çelik-çimento gibi yapı elemanlarının kalınlığına, dozajına dikkat etmeliyiz.
Tedbirlerini alarak yaptığımız bina şiddetli depremde bile az hasar alsa da yıkılıp can kayıplarına neden olmayacaktır inşallah.
Bütün bunlar bir tarafa ev, daire alacaklar, fayansların güzelliğine, balkonların kromajlarına, elit bir çevrede olmasına dikkat ederse, birde reklamlarında CENNET’TEN BİR KÖŞE yaldızlı reklamlarına kanarsa aldanmış oluyorlar.
Kızıma daire değil, mezar almışım diyen annenin çığlıkları gibi serzenişler kulaklarımızda sürekli yankılanmalıdır. Bir diğer önemli husus da sizin binanız kadar size yakın binalarında SAĞLAM olmasıdır. Yandaki bina sağlam değilse sizinkinin üzerine devrilerek size ağır hasarlar verebilir.
Anlattıklarımız kişisel tercih ve tedbirlerdir. Ki bu tedbirler, mahalli idarelerin, belediye fen ekiplerinin, yapı denetim firmalarının layıkıyla yapacağı kontrollerle desteklenirse bu tip afetler en az hasarla atlatılabilir.
AFET’TEN SONRASI
AFAD, AKUT, UMKE, İTFAİYE, JAK, PAK, Komando, Özel Harekât, MADENCİLER, Sivil Toplum Kuruluşları, Eğitim almış kurtarma ekipleri, Termal-Sismik aletler işe bütün bunlar ya da kısaca DEVLET bu zaman için vardır.
Koordinasyon çok önemlidir. Hele hele 10 ili kapsayan 110-120 bin kilometrekareye yayılan böyle bir afet sonrası koordinasyon hayati önemdedir. Enkaz altındaki afetzede ve bina çevresindeki yakınları DEVLETİ hemen yanında görmek ister. Bunun için Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde Uzman Çavuş ve askerlerden her tabur için bir takım seviyesinde ACİL MÜDAHALE ekibi yetiştirilmesinde yarar vardır. Eskiden tatbikatlar da yapan SİVİL SAVUNMA teşkilatları gibi.
Depremin şiddeti gerçekten çok yüksek. Demiryolu rayları bükülmüş, 60 Tonluk vagonlar devrilmiş, karayolları ve asfaltlar yer değiştirmiş, 30 metre derinliğinde 300 metre uzunluğunda büyük çukurlar açılmış, böyle bir deprem belki de üç beş asırda bir meydana gelebilir. Bu yaratılış gayesini aklından çıkarmayanlar için normal bir durumdur. Çünkü Yüce Yaratıcı kutsal kitabımız Kuran’da ahireti hatırlatan ayetlerinde sık sık “Dağların yürütülmesinden, gökyüzünün hallaç pamuğu gibi atılmasından” bahsetmektedir. O’nun mesajlarından habersiz fırsatçılar, karaborsacılar, hırsızlar da aynı deprem şiddeti gibi cezalandırılmalı.
Yüce Allah, sonsuz güç ve kudret sahibi olduğunu beyan ederken, sonsuz merhamet sahibi de olduğunu bu depremde de bize hatırlatmaktadır. Şöyle ki 205.saatte bile canlı çıkanlar karşısında ancak ALLAH-Ü EKBER denilir.
Keza 68.saatte kurtarılan 2 aylık bebek için ne diyebilirsiniz. Normalde iki saat anası emzirmese dünyayı ayağa kaldıracak çocuğun yaklaşık üç gün sağ kalmasına da ancak şapka çıkarılır. Allah hepimize selamet versin.