Hicri ayların ilki olan muharrem ayının 10. gününde pişirilip dağıtılan yemeğe Aşure denilmektedir. Ramazan orucundan sonraki en faziletli orucun muharrem orucu olduğu muştusunu alan milletimiz ve İslâm alemi muharrem ayının 9. 10. 11 veya 10-11 muharrem gibi oruç tutmayı gelenek haline getirmiştir. Ülkemizde de asırlardır 10 muharrem Aşure günü olarak değerlendirilir o gün 30-40 çeşit hububat, meyve, sebze karışımından elde edilen yemek pişirilerek konu komşuya dağıtılır. Herkesin birbirine dua etmesine vesile olan bu yemeğin şehitler serdarı olan Hz. Hüseyin'in anılmasına sebep olduğu da bir gerçektir.
KERBELA FACİASI
Bağdat'ın güneyinde, 100 km. mesafede çoğunlukla şiirlerin yaşadığı eski bir Irak şehridir KERBELA. Hz. Ali'ye atfedilen bir ifade de Kerbela, belalı şehir demektir. Muaviye'nin oğlu Yezid'in halife tayin edilmesini ırak ve Suriye dışındaki Müslümanlar kabul etmediler ve Yezid’i halife olarak tanımadılar. Kufe halkı Hz. Hüseyin'i bir mektupla davet etti. Kendisine 30 bin kişinin biat ettiği bildirildi.
Bundan 12 yıl önce Hz. Hasan'ın " Yüce mevla bize nübüvvetle hilafeti bir arada vermeyecek. Korkarım ki Kufe'ye gitme!,, Uyarısı olmasına rağmen Hz. Hüseyin Kufe'ye gitmiştir. Buradan kulların tedbirinin, Allah'ın takdirini değiştirmeye yetmediğini anlıyoruz. Yol boyunca, defalarca bu yolculuğu bırakmasını isteyenlere " Haklısınız ama bir defa karar verdim, gideceğim diyen,, Hz. Hüseyin'i görüyoruz.
Saad Bin Ebi Vakkas'ın oğlu Ömer 500 kişilik süvari birliğiyle Kerbela da yerini almış ve Hz. Hüseyin kafilesindeki takriben 70 kişinin su içmesini engelleme görevini üstlenmişti. Önce susuz bıraktılar, sonra da şehit ettiler. Hz. Hüseyin bir avuç kahramanıyla günlerce orantısız düşmanlarıyla çarpışmış, rakiplerine ağır kayıplar verdirmiştir. Nihayetinde şehadet mertebesine ulaşmıştır. Hz. Hüseyin 55 yaşında 33 mızrak ve kılıç darbesiyle şehit olmuştur. Hz. Peygamberin öpüp kokladığı bir torunu fitne, fesat, iktidar hırsı gibi dünyevî şeyler yüzünden şehit edilmiştir. Şehit edenlerin çoğunun Ashap'tan yani sahabeler den ya da onları görenlerden olduğunu ibretle ve hayretle izlemek gerekiyor.
İslamı arı- duru ilk kaynağından öğrenip yaşayanların böylesine bir faciaya sebep olabileceği, izan sahibi her müslümanı muhakemeye sürüklemesi gerekiyor. Elbette ki her olan ve olacak Allah'ın iradesiyle tecelli etmektedir. Asırlarca ibretle hatırlanacak bu olaylarda da Allah'ın iradesiyle tecelli etmektedir. Asırlarca ibretle hatırlanacak bu olaylarda da islam alemi için çıkarılacak dersler vardır.
Fitne kazanı sürekli kaynamaktadır. Dine, devlete, ülkeye ve millete olan bağlılık azalırsa bundan fitne ve millet düşmanları kazanır. Yabancı kültür ve düşmanların tesiri arttıkça fitneye kapı aralanmış olur. İdarecilerin millete yüce bir hedef ve yüksek bir gaye göstermemeleri fitneye bulaşılmasına ve tuzağa düşülmesine sebep olur.
MUHTEŞEM TÜRKİYE gibi bir hedef ve gaye Fitne hareketlerinin sönmesine yardımcı olacaktır. İslam ın bilinçli yayılması ve şanslı zaferlere ulaşılmasını nihayetinde hiçbir fitne hareketi başaramayacaktır. Çünkü bunu Yüce Allah, maide suresinin 64. Ayetinde şöylece bildiriyor: " aralarında, kıyamete dek düşmanlık ve kin soktuk. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa ( fitneyi uyandırmışlarsa) Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunluğa koşarlar; Allah ise bozguncuları sevmez.,,
MİLLETİM UYAN çağrıları bütün İslâm alemi için geçerlidir. Bugün Filistin toprakları işgal altındadır. Gazze Abluka altındaki bir Kerbela'dır. Aşure ne güzel, Ehli beyti sevmek ne güzel, muharrem ayı, cemevi ziyaretleri de elbette güzel. 2 milyona yaklaşan İslâm aleminin 10 milyonluk siyonist israil fitnesine karşı seyirci kalması, işgal ve ablukaları kaldırmaması bizi düşündürmeyecek mi?
Aydınlarımız ve hepimiz islam rönesansı için Kur'an ı anlamaktan başka çare olmadığını anlamalıyız. Nihayetinde ZAFER Hakkın ve hakka inananlarındır.