Uzun araştırmalar ve çalışmalar sonunda Sayın Mahmut Ülküer Abi’nin hazırladığı ve belediyece bastırılan geniş hacimli iki ciltlik eserleri temin ettim. Gerçekten büyük bir vukufiyetle hazırlanıp bastırılan bu eser gelecek nesillere aktarılacak cinsten bir eserdir. Hazırlayanlar tebrik ve takdiri hak ediyor.
Afyon Kalesinin hıdırlığa bakan eteklerindeki Ermeni Kilisesi, Yine kalenin kuzey tarafındaki bugünkü Olucak Sağlık Ocağının yerinde bulunan medrese kalıntıları, üç katlı eski hükümet binası, Yanan Alibey Konağı, eski hal binası, yoğurt pazarı v.b. kaybolan yapıları büyük bir ibretle izleme imkanı bulduk.
Burada eski hükümet binası kaybolan yapılar arasında zikredilmektedir. Halbuki o binanın hemen arkasına tasarım ödüllü hükümet binaları da yapılmıştı. Bugünkü kent meydanının olduğu yerde faaliyet gösteren o hükümet binaları da kaybolan yapılar arasındadır. Geleceğe dönük uygun planlamalar yapılmayınca yap – boz misali bu binalar 20 yıl bile hizmet etmeden yıkılmıştır. Keza 1960’larda yapılan Emek İşhanı ve hizmet binaları da kaybolan yapılar arasındaki yerini almıştır.
Bizim neslin çocukluk yıllarında Afyon Lisesinin hemen alt köşesinde bir bina vardı. O bina halen ayaktadır. Ondan sonraki kısımlar tamamen boştu. 1960’lı yıllarda yapılan Marulcu Camii adını çevresindeki marul bahçelerinden alırdı. Yüksekçe binalar fazlaca olmadığından parktaki heykelin oradan bakılınca TMO’nun silosu, şimdiki diş hastanesinin bulunduğu Devlet Hastanesi, Çimento Fabrikası, Langarlar (Askeri Fabrika) binaları uzakta görülebilirdi.
Şehir, Afyon Kalesi, Hıdırlık etekleri, Mısri Cami civarlarında yerleşmiş bir durumdaydı. Ataköy semti yoktu orada Deper Köyü vardı. Nazmi Saatçi, Harb-İş, Mareşal Fevzi Çakmak, Ali İhsan Paşa, Karşıyaka, Sahipata, Yenice, Uydukentteki semtler bile yoktu. Eşrefpaşa, Gümüşkent gibi semtler dahi olmadığından şehir içi minibüs hatları da yoktu. Sanayi dediğimiz şimdiki Park Afyon’un arkasındaki binalar da yeni yapılıyordu. Afyon’un merkez nüfusu 38.000, Uşak’ın nüfusu da 25.000 idi. Şehrimizin ticaret merkezi Uzun Çarşı, Saraçlar Çarşısı ve de Yonca Altı Camiinin etrafındaki buğday pazarı civarıydı. Bedesten de sayılabilir.
İnsanlarımız, Şafak Sineması, Atlas Sineması, Orduevi Sineması, İnci Sineması (ki bu sinemanın yeri ayakta olup, Halk Eğitim Merkezi, RAM olarak hizmet vermiştir.) daha sonra Emek Sinemasında vakit öldürürlerdi. Neden vakit öldürürlerdi derken Milli Kültürden habersiz Türk ve Yabancı filmler cazipçe gösterilirdi.
Kaybolan sinemalar arasında bu sinemaların yıkıldığı, yok olduğu yapıları da saymak gerekir. Şehir planlamaları 50 – 100 yıl sonrasını kapsayacak şekilde yapılmalıdır. Ancak insanımız ve geleceğimizin planlamaları yapılırken daha da dikkatli olmamız gerektiği unutulmamalıdır. Milli kültürü önemsemiş nesiller, medeniyet kurarlar. Kaybolan yapılar Paşa Cami gibi yeniden yapılabilir ama yıkılan kültürümüzün yeniden inşaatı daha zordur.