İnsanın doğruları bulabilmesi ve aradığı hakikatlere ulaşabilmesi için fıtratına yaratılış itibari ile bir tenkit kabiliyeti konulmuştur. Ancak bu kabiliyetin doğru amaçlar için doğru bir şekilde kullanılması gerekir. Tenkit eğer nefretle yapılıyorsa baştan itibaren işe yanlış girişilmiş demektir. Kin ve nefretle sırf karşısındakine düşmanlık sebebiyle ortaya konulan tenkitlerden kimseye bir fayda gelmeyecektir. Ancak tenkit hem doğrulara ulaşmak hem de karşısındakini doğru olana sevk etmek için yapılıyorsa iki taraf içinde hayırlı sonuçlar ortaya çıkacaktır. Tenkitin neticesi kırıp dökmek, dağıtmak, parçalamak, ortadan kaldırmak olmamalıdır. Yapıcı bir şekilde ortaya konulan tenkitler toparlayıcı, bir araya getirici, yanlışların düzeltilmesine fırsat verici olacaktır. Tenkite sevk eden husus hak aşkı ve hakikatleri temize çıkarma arzusu ise o tenkitten herkese fayda gelecektir. İslam büyüklerinin tenkitleri de her zaman bu ölçü doğrultusunda olmuştur. Tenkiti bu şekilde yapan insanların tenkitlerine her zaman ihtiyacınız olacaktır. Çünkü insan kendi kusurunu göremeyen veya çok geç fark eden bir varlıktır. Birisi size boynunda akrep var dese ona kızar mısınız? Yoksa bu uyarısı için ona teşekkür mü edersiniz? İşte boynunda akrep var diyenlere küsmemek ve darılmamak gerekir. İnsanın aynada göremediğini yakınındakiler fark eder. Eğer onların sizde gördüklerini söylemelerine izin vermezseniz zararlı siz çıkarsınız. Dostlarımızın tenkitlerine ne kadar ihtiyacımız olduğunu unutmayalım.