Birçok büyük gibi sessiz, sedasız ve gösterişsiz bir şekilde berzah alemine geçti Sezai Karakoç. Şiirlerinde canlanan manalarla birlikte yükseldi gökyüzüne. Maddenin ağırlıklarını bırakarak manevi bir hafiflikle, manevi ziynetleri yanına alarak gitti. Hedeflediği diriliş nesli için çalışanlara vazifeler bırakarak gitti. Manevi diriliş, zihni diriliş, kalbi ve ruhi dirilişti hedefi. Samimi, ciddi, aldanmaz ve aldatmaz bir diriliş. Korkmaz, korkutulmaz ve geriye çekilmez bir diriliş. Kendi âlemimizde başlayan bir diriliş. Ancak kendini ıslah ve ihya edenler başkalarına fayda verebilirler. Kendini düzeltemeden dünyayı düzeltmeye kalkmak boş bir harekettir. Ancak kendi dünyasında istikametli bir yol takip edenler başkalarına doğru bir istikamet çizebilir. Kardeş olmayı, ittifak etmeyi, uhuvvet ve muhabbet göstermeyi bilmeyenler İslam’ın huzuruna ve dünyanın sulhuna hizmet edemez. Sadece dünya saltanatlarını ele geçirmekle bir millete uyanış ve diriliş gelmez. Medeniyet; sanatın, marifetin ve toplumsal ittifakın bütünün bir neticesidir. Medeniyet insan inşa etmektir. Medeniyet kalp ve ruhlara tesir etmek, orada kabul görmek ve karşılık bulmanın adıdır. Dirilişin ana esası siyaset değil insandır. İnsanı yetiştirmek, insanı yükseltmek, insanı büyütmekle medeniyet olur. Kaim ve daim olan medeniyetler hep kaliteli insan yetiştirmişlerdir. İnsanı unutan ve insandan uzaklaşan medeniyetlerin ise ömrü kısa olmuştur. Özetle dirilişin temeli insani diriliştir. Vefatı ile bize bu manaları düşündüren Sezai Karakoç’a Allah’tan rahmet diliyoruz. Ahiret hayatında da en sevdiği şiirlerle meşgul olmaya devam etsin inşallah.