Bu yazımızda muhalefette bulunan partileri artı ve eksi yönleriyle değerlendirelim istiyorum. Öncelikle ana muhalefet partisinden başlayacak olursak Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkanlığında büyük ölçüde toplumla barışan bir Cumhuriyet Halk Partisi görüyoruz. Başörtü meselesi başta olmak üzere birçok meselede vatandaşla inat etme alışkanlığını bırakan ana muhalefet, Kılıçdaroğlu’nun da gayreti ile asıl meselelere yoğunlaşma alışkanlığı kazanıyor. Kesinlikle Halk Partisine oy vermem diyen kesimler bile bugün hem oy veririm hem de desteklerim anlayışındalar. Ancak parti içinde hâlâ eski alışkanlıklarla hareket edip özellikle Anadolu seçmenini rahatsız eden etkili bir kesim var. Bu kesimin Muharrem İnce tarafına geçmesi her iki taraf içinde daha hayırlı olacaktır. Kılıçdaroğlu’nun siyasetini pasif görenler Türkiye siyasetinin mevcut vaziyetini çözümleyememiş ve içinde bulunulan siyasi atmosferi idrak edememiş olanlardır diye düşünüyorum. İkinci önemli muhalefet partisi olan İYİ Parti’ye gelecek olursak, İYİ Parti başında çok iyi bir genel başkan bulunduruyor. Halk ile iletişimini güçlendiren Akşener siyasette yükselen bir profil çiziyor. Ancak İYİ Parti hâlâ bir kesim düşüncenin partisi gibi görünüyor. Akşener, ideolojik yaklaşımları olmayan toplumda kabul görmüş demokrat simalarla yeni bir ekip oluşturmalı. Sadece milliyetçi yüzlerin partide bulunuyor olması İYİ Parti’nin yükselmesini engelliyor. Yeni kurulan Gelecek Partisi ise Prf.Dr. Ahmet Davutoğlu önderliğine başarılı bir örgütlenme gerçekleştirdi. Şu aşama için konuşacak olursak Gelecek Partisi siyaset arenasında sönük kalmadı. Eğer Davutoğlu yeni bir siyasi anlayış ortaya koymak yerine “Biz Ak Parti’nin İyileriyiz” siyasetiyle yola devam ederse başarılı olamaz. Ayrıca Davutoğlu’nun toplum hafızasında kendini yenilemesi lazım. Diğer muhalefet partilerini değerlendirmeye başka yazılarımızda devam edeceğiz.