Ülkemizde basın iki kutuplu hâle gelmiş durumda. Bir kısım basın sadece hükümet lehine yayın yapmakla, bir kısım basın ise sadece hükümet karşıtlığı üzerine yayın yapmakla meşgul. Ortada milleti unutan bir basın camiası var. Milletin her kesiminin düşüncelerine yer verebilen yayın organları pasif olarak algılanıyor. Milletin derdiyle dertlenmek ve hisleriyle hislenmek gerektiği unutuluyor.
Düşünce üreten değil çözümsüzlük ve kavga üreten basın makbul sayılıyor. Yeni fikirlerle insanlığa yeni ufuklar açma gayretinde olanlar yok sayılmaya çalışılıyor. Milletin aklından ve kalbinden geçenleri kendi yorumu ile zenginleştirip yazıya dökmeye çalışanlara illaki bir siyasi taraf biçilmek isteniyor.
“Tarafını belli et kardeşim” söylemleri ile siyasi bir tarafgirliğe zorlanıyor. Bu kadar isteniyorsa bizde o zaman neyin ve kimin tarafında olduğumuzu açıkça izah edelim. Bizler neseben (soy itibariyle) ve hayatça halk tabakasındanız. Meşreben ve fikren, müsavat-ı hukuk yani hukuk önünde eşitlik mesleğini kabul edenlerdeniz. Şefkaten ve İslamiyet’ten gelen adalet sırrı ile burjuva denilen üst sınıfın istibdat ve tahakkümlerine karşı eskiden beri muhalefete çalışanlardanız. Onun için bütün kuvvetimizle tam bir adaletin lehinde, zulmün ve baskının aleyhindeyiz. Kısacası milletin tarafındayız.