Bu topraklarda her zaman doğru insanlar, doğrudan yana insanlar, doğruluktan hiçbir şekilde ayrılmayan insanlar bulunmuştur. Bu sayede bu topraklardayız ve bu topraklarda kalmaya devam edeceğiz. Zora karşı dirençli bir milletiz ve hemen pes etmeyiz. Gördüğümüz yanlışları muhatabına söylemeye bilgimiz ve cesaretimiz vardır. Koçi Bey Osmanlı’da ki iç çürümeyi tüm yönleri ile tespit etmiş ve dönemin padişahları IV.Murat ve Sultan İbrahim’e olup biteni haber veren bir risale tanzim etmiştir. Bu risale Koçi Bey Risalesi olarak anılmaktadır. İşte o risaleden bir bölümü sizinle paylaşacağız. “İlmiyeye ait yüksek makamların şunun bunun aracılığı ile verilmesi doğru değildir. En bilgilisi hangisi ise ona verilmek gerektir. Kadılık yolunda vâsıta, bilgidir. Yaş ve sene, soy ve sop değildir. Şimdi adâletle iş gördükleri vakit, makamı eskilere verirler. Halbuki eskilik, Allah yanında kadılığa sebep değildir. Şeriat seccadesi bilgin ve âdil olanlara gerektir. Medreseler dahi ilmi incelikler çıkarmağa kâdir olanlara gerektir. Bir cahilin, sırf eskidir diye bir bilginin önüne geçirilmesi haksızlıktır. Bilgi ve diyaneti olunca, genç olsa da zarar vermez.” Koçi Bey, adalete ait yüksek makamların birilerinin aracılığı verilen makamlar olmasının yanlışlığına değinmektedir. Kadılık makamına giden yolun ancak bilgi olması gerektiğini hatırlatmaktadır. Yaş, sene ve soy gibi etkenlerin bu makama götüren bir yol olmaması gerektiğini belirtmektedir. Ona göre bilgin olan cahil olana her zaman tercih edilmelidir. “Kadıların ahvâli ile meşgul olmak mühimlerin mühimmidir. “Diyen Koçi Bey, halkın ancak adaletle ayakta durabileceğini ayrıca ifade etmektedir. Gördüğünüz gibi tarih toplumlara benzer şeyler yaşatıyor. Dünden bugüne bakınca Koçi Bey’de söylemişti diyorsunuz.