Siz kıymetli okuyucularımızın “Arpa Davası” başlıklı yazımıza göstermiş olduğu ilgi ve alâkadan dolayı bu yazımızda 1982 yılında gerçekleşen ve Yüce Divan’ın ikinci yargılaması olan Hilmi İşgüzar ve 53(elli üç) kişinin yargılanması davasından bahsedeceğiz. Dönemin Sosyal Güvenlik Bakanı olan Hilmi İşgüzar, kendisine iletilen yolsuzluk iddiaları ile ilgili üst yönetici olarak görevini yapmamak, hastane inşaatlarından sorumlu müteahhidin fazla gelir elde etmesini sağlayarak bunun karşılığında oğluna bir apartman dairesi almak, SSK fonlarını kanunlara aykırı olarak özel bankalara aktarmak, SSK ait kamu eşyalarını evine götürmek gibi suçlardan yargılanmıştır. Bu yargılamalar sonucunda sanıklara hapis, para cezası ve memuriyetten yoksun kılma gibi cezalar verilmiştir. Burada dikkat çekmek istediğimiz husus dönemin işgüzar bakanı ve diğerlerinin yaptıklarının bugün Sayıştay raporlarına her yıl giren sıradan işler hâline gelmesidir. Bir zamanlar Yüce Divan’da yargılanmayı gerektiren hususlar artık gündelik işgüzarlıklar sayılmaktadır. Bu nedenle kamu yöneticilerinin hesap verme korkusu neredeyse yok olmuş durumdadır. Hesap sormayan ve hesap verilmesini gerektirmeyen bir sistemde işgüzar olmak âdeta sistemin bir gerekliliği olmuştur. Bu nedenle işgüzar davalarını ancak seksenler dizisiyle çocuklarımıza anlatabiliriz. Günümüzde işgüzar çok ama bir yargılaması yoktur. Mesela Hilmi İşgüzar daha Yüce Divan’a gitmek meselesi gündemde değilken 1979 yılında mecliste verilen güvensizlik önergesi nedeniyle bakanlıktan istifa etmek zoruna kalmıştır. O nedenle “Eski Türkiye” diyerek sanki eskiye karşı biraz haksızlık yapıyoruz. Zira yenisinde olmayan eskisinde var. Dün, işgüzarların önü kesilebilirken bugün bunu sağlayacak bir sistem çalışmamaktadır. Hilmi İşgüzar geri gelse bana yazık olmuş diyecektir.