Yaratılmış olan her bir canlının korunması gereken bir hukuku vardır. O hukuk onun maddi ve manevi değerini korur ve ayakta tutar. Hukuk sahibine, hukukunun gerektirdiği gibi muamele edilir. Hukuku dışında müdahele edilemez ve sahip olduğu hukuku yok sayılamaz. Mesela dinimiz karıncaya bilerek ayak basmayı yasaklamıştır. Karıncaya eziyet etmekten insanları uzak tutarak, karıncanın hukukunu hatırlatmıştır. Karıncanın hukukunu koruyan dinimiz elbette yaratılmışların en kıymetlisi olan insanın hukukunu ihmal etmemiş ve bu hukukun ne kadar değerli olduğunu göstermiştir. En haşmetli padişahlar kendi tebeasından insanlarla mahkeme önünde eşit şartlarda yargılanmışlardır. Hz. Ali'nin (r.a.) bir Yahudi ile muhakemesi, Selahaddin-i Eyyûbî'nin bir Hıristiyan ile mahkeme olunması tarihimizden en güzel örneklerdir. Hukuk herkes için geçerli olmuş, kimse ayrıcalığa tabi tutulmamıştır. Hukuk, bütün makamlardan üstün görülmüş ve hiçbir güç hukukun üzerine çıkamamıştır. Başta insan olmak üzere bütün canlıların hukukunun korunması esas kabul edilmiştir. Hasılı; toplum hukuku, anne- baba hukuku, aile fertleri arasında ki hukuk, tüm canlıların hukuku ihmal edilmemeli, bütün bu hukuklara uygun hareket edilmelidir.