Cenap-ı Hak gözümüz önünde kışın beyaz sahifesini çevirip, bahar ve yazın yeşil yapraklarını her tarafta açtırıyor. Kış sahifesini kapatarak bütün güzellikleriyle bahar sahifesini önümüze seriyor. Sonbaharda yapraklarını dökerek kışa gelindiğinde bir kemik gibi kalan ağaçlar bahar ve yazda yeni bir yaratılışa tabi tutuluyor. O ölmüş ağaçlar rengarenk yapraklarla süslenip, en güzel meyveleri dallarından bizlere uzatıyorlar. Kışta ölmüş olanlar baharda yeniden uyanıyor. Gözümüz önünden çekilen canlılar baharda bütün heyecanları ile geri dönüyorlar. Bizi terk edip gitti sandığımız mahluklar bütün güzellikleriyle tekrar ortaya çıkıyorlar. Neşeli bir koşuşturmaca ile kendilerini bize gösteriyorlar. Lisan-ı hâlleri ile biz yok olmadık, kaybolmadık, sizlere hizmet için uzun bir seferden dönüyoruz diyorlar. Evet, her baharda kâinat sahifesinde kader kalemiyle yeni hayatlar yazılıyor. İşte biz kâinatın her tarafında yazılmış olan o canlı yazıları okuyup tefekkür ediyoruz. Madem hiçbir şey yokluğa gitmiyor yaratılmışların en kıymetlisi insan nasıl yokluğa gidebilir? Nasıl yeniden yaratılıp diriltilmez? Elbette insan için yeni bir yaratılış, ceza ve mükâfat için bir muhasebe günü olacaktır. En büyük bir ağacın ruh programını, bir nokta gibi en küçük bir çekirdekte saklayıp muhafaza eden Cenap-ı Hak, vefat edenlerin ruhlarını da haşir günü için muhafaza etmektedir. Yeniden yaratılış için her şey yazılıp saklanmaktadır.