Eylül ayı başında Sayın Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, ÖNDER İmam Hatipliler Derneği tarafından Aksaray Üniversitesi’nde organize edilen 18. İmam Hatipliler Kurultayı’nda konuşmuştu. Orada söylediği önemli bir ifade var. İsterseniz tekrar hatırlatarak yazımıza başlayalım. “İnanç işte insan ile Allah arasında olsun, evine yansımasın, ticaretine yansımasın, siyasetine yansımasın, adaletine, yargısına yansımasın'... Görüyorsunuz ya ortalığı ayağa kaldırıyorlar. İnançtan ayıklansın oralar, adeta bu düşünce insanlığı bu noktaya getirmektedir.” Bu söylemler üzerinden bazı değerlendirmeler yapmak istiyorum. Her insan dini inancı başta olmak üzere inandığı değerler ne ise bunları hayatına taşımaktan ve bizzat yaşayarak göstermekten mutluluk duyar. Dini inanç dediğimiz şey bizim yaratana karşı olan muhabbetimiz, sevgimiz ve bunların bir gereği olan ibadetimizdir. Dini inancını hayatında yaşayarak gösteren bir insan güzel ahlâklı olur, yalan söylemez, kimseyi kayırmaz, adalet duygusu yaşamının birinci önceliğidir. Kuvvetli olanın yanında değil haklı olanın yanında durur. Ne pahasına olursa olsun doğru olmaktan ve doğru hareket etmekten ayrılmaz. Güzel olanı desteklediği gibi aynı derece yanlış olana da itiraz eder. Dini değerlerini ve dine ait kutsiyetlerini siyasete veya ticarete alet ettirmez. Onları her şeyden üstün tutar. Tarafgirliğe kapılarak insanları ayrıştırmaz. Amacı insanları iyi ve güzel olana sevk etmektir. Sayın Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın kastettiği bunlar ise baş göz üstüne hayatımızın her alanına taşınmalı. Ancak kastedilen dinin siyasete alet edilmesi ve bunun normal karşılanması ise bu durum kabul edilemez. Siyasetçi dindar olabilir ama kesinlikle dindarlığını siyasetine bir araç yapmaz ve yapamaz. Sayın Erbaş’ın bunu da söylemesi gerekirdi. Dünya için dinimizi kaybetmekten Rabbimize sığınırız.