Meşhur bir hikâyedir ki; Ramazan ayının bitişi ile bayramın gelişini haber veren bayram hilâlini (şevval ayı hilâli) görmek isteyen bir kısım insanlar gökyüzüne bakarlar. Aralarından ihtiyar bir zat yemin ederek hilâli gördüğünü söyler. Hâlbuki gördüğüm dediği hilâl kirpiğin yay gibi bükülmüş beyaz bir kılıdır. Gözünün önüne düşen kirpiğin beyaz kılını hilâl sanan ihtiyar durumu fark ettiğinde aceleciliğinin ve teyit etmeden bir şeyi söylemenin yanlışlığının mahcubiyetini yaşar.
Toplumumuzda maalesef hikâyedeki ihtiyarın durumuna benzeyen birçok hadise ve gelişme oluyor. Beyaz kılı hilâl sanan insanlar az değil.
Dikkatle ve temkinle incelemek, hadiseleri birçok yönüyle ele alıp görüş bildirmek yerine acelecilik edip hemen ilk aklımıza gelenleri söylemek noktasında gayet başarılıyız. Bu durum toplum olarak bize zarar veriyor. Bilgim olmadığı konuda konuşamam demekte aslında bir bilgeliktir. Her şey hakkında konuşmak istemek cehalete ait bir husustur. Çünkü bir insan her konuda bilgi sahibi olamaz bu mümkün değildir.
Doğruluğu hakkında kesin bilgi sahibi olmadığımız hususlarda bizleri konuşturmak istiyorlarsa çok dikkatli olmalıyız. Gümüş ve altını ayırabilen mihenk taşı gibi bir mihengimiz olmalı duyduğumuz ve gördüğümüz her şeyi mihenk taşına vurmalıyız. Çünkü her sözün dünyada bir karşılığı olduğu gibi ahrette de manevi bir sorumluluğu vardır.