Barış Manço ne güzel söylemiş; “Ali Yazar, Veli Bozar, Küp Suyunu Çeker Azar, Azar. Üzülmüşüm Neye Yarar? Keskin Sirke Küpüne Zarar.” Rahmetli sanatçımızın dediği gibi memleket yaz boz tahtası. Ben en iyisini bilirim anlayışı nedeniyle başkasının yaptıkları beğenilmiyor. Yık gitsin, boz gitsin, at gitsin düşüncesi hâkim. Kimden gelmiş olursa olsun doğruyu ve güzeli muhafaza etmek değil benim doğrumun, benim güzelimin görünmesi daha önemli. Bu tarz hareketler nedeniyle kazançlar heba olup, servetler boşa harcanıyor. Emekler zayi olup her şeye en baştan başlanıyor. Bir kazanımın üzerine koyarak onu daha da geliştirip artırmak yerine sıfırdan başlamak âdet olmuş. Eğer öyle olmazsa benim yaptığım bilinmez bencilliği bizde yıllardır devam edip gelen bir hastalık. Ali yazar, Veli bozar düşüncesine iyice alışmışız ve bu durumdan da yeterli derece bir kaygı duymuyoruz. Ülkemizde en büyük sorun sistem yerine şahsın ön planda olması. Yasa ve kanunların rahatlıkla çiğnenebilmesi. Şahsın tasarrufunun yasa ve kanunların üzerine çıkması. Avrupa’da ise bu hususta durum çok farklı. Onlarda yasa ve kanunları çiğnemeniz çok zor. Hangi şahıs olursa olsun mevcut sistemin gerekliliklerini yerine getirmek zorunda. Onlarda idareciler sadece bir orkestra şefi gibi. Müzik zaten en güzel şekilde çalıyor. O sadece bir hatanın meydana gelmesine engel olup, sistemin en güzel şekilde işlemesini kontrol ediyor. Bizde ise orkestranın kendisi de şefi de her şeyi de şahısların elinde. Ali yazar, Veli Bozar dememek için şahıstan sisteme geçmek gerekli. Yoksa yine Barış Manço’nun aynı şarkının devamında söylediği gibi; “Birgün dönsem sözümden, düşerim dost gözünden. Dünya dönüyor dostlar, bir sözden dönsem çok mu? Devran dönüyor dostlar, ben dönmüşüm çok mu? Diyerek kendimizi avutmaya devam ederiz.