Yeni bakanlar kabinesinin açıklanması ile birlikte yeni beklentilerde oluştu. Her zaman yeni isimler yeni talepleri ve yenilik beklentilerini doğurur. Bazen bu beklentiler gerçekleşir bazen ise gerçekleşmez. Yine de ilk niyetin ne olduğu neticeye olumlu katkılar sunacaktır. Yeni bakanların görevi devir alırken yaptıkları konuşmalarda; Akıl, bilim, rasyonellik, temel hak ve özgürlükler ile insan haklarının korunması vurguları gayet yerinde ifadeler olduğu gibi bu niyetlerin gerçekleştirilmesi de aynı ölçüde önemlidir. Burada vatandaşlara düşen husus ise niyet edilen ve vaat edilen şeyin peşine düşmek ve bu noktada takibi bırakmamaktır. Demokrasinin bir adalet rejimi olduğunu idare eden ve yönetenlere hatırlatmaktır. Ord.Prof. Ali Fuat Başgil’in ifadesi ile; “Ekseriyetin hükümeti demek olan modern demokrasi, efsanelerdeki kuyruğunu ısıran canavara benzememek için, bünyesinde sakladığı bu tehlikeyi önlemek ve tedbir almak, vatandaş hak ve hürriyetlerini garantiye bağlamak ve bunun için teminat müesseseleri kurmak zorundadır.” Ekseriyetin hükümetini sağlayan demokrasi sadece hükümeti destekleyenleri değil tüm vatandaşların hak ve hürriyetlerini garantiye bağlar ve bunu yerine getirecek, teminat altına alacak bağımsız ve tarafsız kurumları kurar. Bu teminat kurumları sayesinde herkesin hak ve hürriyetlerine eşit mesafede yaklaşır. Hak ve hürriyetler taviz verilmeyecek olan insani değerler olarak görülür. Bu değer ve normlar titizlikle ve hassasiyetle korunur. İşte demokrasiyi adalet rejimi yapan da budur. Bu nedenle herkes demokrasiyi arar ve demokrasiyi ister. Diğer yönetim rejimlerinden kaçış bunun içindir. Adalet rejimi olan demokrasi idaresinde huzur içinde olabilmek ve özgürce yaşayabilmektir. Başgil’e göre demokrasinin yerleşmesi için bir gayret ve mücadele gerekir. Bu değerler fıtri veya ırki değildir. Kesbi yani sonradan kazanılan içtimai değerlerdir. Yine onun ifadesi ile; “Hak ve hürriyet, bu nimetler üzerine titizlikle titreyen vakarlı insanların nasibidir.”