masa başında kaybetmek
1683 viyana bozgunu Osmanlı Devletinin Batı Devletleri karşısında ilk yenilgiye uğradığı ve çöküş sürecinin başladığı tarihtir. 13 Eylül 1683 te başlayan mağlubiyet 13Eylül 1921 de Sakarya da durduruldu. 26 Ağustos 1922 Kocatepe de başlayan kurtuluş savaşı neticesinde bugünkü sınırlarımız çizilmiş oldu.
Tarihimiz genelde cephede kazanan masa başında ise kaybeden seyir izlemiştir. Dış politikada dirayetli işinin ehli Dünya’yı iyi tahlil eden diplomatların olduğu gibi kifayetsiz, ezik, yabancı güçlerin tesirinde kalan tuzakları göremeyecek kadar basiretleri bağlanmış hasbelkader o makamlara oturtulmuş insanlarda olmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk’ün gayretleriyle Lozan anlaşması Türk Devletinin tanınmasının tescilidir. Hatay ın topraklarımıza katılması masa başında kazandığımız zaferlerden biridir. Bir başkası Montrö Boğazlar Sözleşmesidir. 1936'da imzalanan ve Türkiye'ye İstanbul ve Çanakkale boğazları üzerinde kontrol ve savaş gemilerinin geçişini düzenleme hakkı veren uluslararası bir sözleşmedir. Sözleşme, Türkiye'ye Boğazlar üzerinde tam kontrol hakkı verir ve barış zamanı sivil gemilerin özgürce geçişini garantiler.
İkinci dünya harbinden sonra dünya da yeni siyasi yapılanmada ülkemiz maalesef olup biteni anlayamayan, kendilerine dayatılan reçeteyi kabul edip harfiyen uygulayan yöneticilerin teslimiyetçi politikaları ile uydu devlet haline dönüşmüştür.
Bunun yanında 1954 yıllarında Kıbrıs görüşmelerinde “Türkiye’ye bu kadar yakın bir Ada’nın asla Yunanistan’a bağlanamayacağını, Yunanistan’a bağlanmasının bir savaş nedeni olabileceğini, Lozan Antlaşması’nın 16. maddesinde statü değişikliğiyle İngiltere’nin Ada’dan çekilmesiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin de Kıbrıs’ın geleceğinde söz hakkı olması gerektiğini hatırlatan kişi Fatin Rüştü Zorlu’dur”.
Fatin Rüştü Zorlu 1958 yılında Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanmasını hedefleyen silahlı örgüt EOKA'nın faaliyetlerine karşı Türk Mukavemet Teşkilatının kurulmasında önemli rol oynar. Londra ve Zürih anlaşmaları ile Kıbrıs ta Türkiye’nin garantör devlet olma yetkisinin alınması masa başında kazandığımız zaferdir ve o anlaşmaya istinaden 1974 Kıbrıs barış harekâtı 1922 den sonra ilk askeri zafer elde edilmiştir.
1980 sonrası iktidara gelenlerde ülkemizi ekonomiden, eğitime her alanda Beynelmilel emperyalizmin kucağına teslim ettiler.
Irakta bir koyup üç alma sevdasıyla ABD yi güney komşumuz yaptılar. Çekiş Güç şemsiyesi altında PKK terör örgütünün palazlanmasına seyirci kaldılar. Birkaç dolar uğruna ABD askerlerinin topraklarımızı kirletmesini göze aldılar. Milyonlarca insanın kanının akmasına, katledilmelerine, namuslarının çiğnenmesine sebep oldular. Komşumuz Irak’ın bölünmesine destek oldular.
Maalesef Lozan zafer mi hezimet mi tartışması açanlar 2004 yılında Kıbrıs’ta Rumlar la birlik olup Annan planı peşine takılıp kanla kazanılmış Kıbrıs davasına ağır yaralar aldırdıklarının farkında değiller. Denktaş, Annan Planı'na hakkında 'Ben, HAYIR diyeceğim, çünkü bu anlaşma Rumlara, kısa bir süre içinde Kıbrıs'ın tümüne sahip çıkma olanağını vermekte, Kıbrıs Türkünü anavatandan ayırmaktadır’ diyerek karşı çıkmıştır.
Bundan dolayı Denktaş’ı Türkiye ye sokmayanlar, Kıbrıs için timsahın kuyruğu kadar yer için kavga etmeye değmez diyecek kadar basiret yoksunu olanlarda yetkili makamları işgal ettiler.
2011de Suriye’nin iç savaşına ABD (İsrail) ve Müttefikleri ile müdahil oldular. yüzbinlerce insanın ölümüne, vatanlarından sürülmesine, akan kan ve gözyaşına ortak oldular.
Bugün gelinen durum Suriye’nin üçe-dörde parçalanması ve ABD - İsrail’in (sözde Kürt bölgesi) güney komşumuz olması gerçeğidir. Bütün bu olup bitenlerden iktidarın bilgisi, angajman içinde hareket ettikleri ABD ve İsrail yönetimi tarafından açıklanmakta.
Kukla yöneticilerle ülkelerin bağımsızlıkları korunamaz.
ÇÖZÜM NEDİR.
EMPERYALİST POLİTİKALARDAN UZAK, İNSAN HAKLARINA SAYGILI, ÖZGÜRLÜKÇÜ, DEMOKRAT, HUKUK ÜSTÜNLÜĞÜNÜ ESAS ALAN, MİLLÎ, YURTTA VE DÜNYADA BARIŞI TESİS EDECEK BİR POLİTİKA UYGULAMAK.
Bu mümkündür. Türkiye bunu başara bilir. Yeter ki adil, dürüst, liyakat ve ehliyete önem veren siyasi kadrolara, MİLLET EVLATLARINA yetki verelim.
Milletçe uyanalım. Tehlikeyi görelim.
Hoşça kalın, sağlıcakla kalın.
Gazetenizde Hasan Akçay Beyin ülkemiz sorunlarına ilişkin görüşlerini açıklama fırsatını verdiğiniz için,Teşekkürlerimi sunuyorum