"Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayınız." (Bakara Süresi 195)Allah C.C bizleri yüce kitabında haddimizi açmamamız, kendisinin kurduğu düzeni, dengeyi bozmamamız konusunda uyarmakta.
Ama biz insanoğlu bu uyarılara dikkat etmeyip sık sık haddimizi aşıp doğal dengeyi bozmaktayız. Tabiatıyla denge, düzen bozulunca bunun bir yaptırımı, bize bir geri dönüşü olmakta. Yaptığımızın karşılılığını doğal afetler, salgın hastalıklar olarak görmekteyiz.
Bu konuda araştırma yapan bir bilim adamının makalesinde şöyle ifade ediyor.<İlk yapılan araştırmalardan birinde COVID-19 virüsünün iki tür yılanda bulunan korona virüsle yarasalarda bulunan korona virüsün rekombinant virüsü olabileceği iddia edildi. Hastalığa neden olan virüsün hayvanlardan bir şekilde insanlara geçtiği kesin. Değişik tarihlerde Avrupa’da büyük can kayıplarına neden olan veba salgınları, Amerika kıtasının keşfinden sonra istilacı Avrupalı askerlerin taşıdığı çiçek(2), 1918-1919’da 20 ile 50 milyon kişinin ölümüne neden olduğu tahmin edilen İspanyol Gribi(3) bu salgınlara örnek olarak verilebilir. 1940’lardan sonra ortaya çıkan bulaşıcı hastalıkların ise %60’ının hayvanlardan insanlara geçtiği (zoonotik) ortaya kondu (4). Yine aynı araştırmada zoonotik hastalıkların da % 71,8’inin yaban hayvanlarından yayıldığı ifade ediliyor. Bu hastalıkların arasında son 20-30 yıl içinde duyduğumuz AIDS, ebola, ciddi akut solunum sendromu (SARS) korona virüsü, Batı Nil virüsü, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, kuş gribi, domuz gribi gibi virüs kaynaklı hastalıklar bulunuyor. Aslında hastalıklar hayvanlardan insanlara sadece virüsler değil, çeşitli parazitler, bakteriler, mantarlar gibi mikroskobik canlılar ile de geçebilir. Artık kontrol altına alınan veba, kuduz, tifo, tifüs, şap, çiçek, tüberküloz, kızamık, brusella, salmonella gibi hastalıklar da hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar. Bu hastalıkların çoğu hayvanların evcilleştirilmesinden sonra insanlara geçti. 20. yüzyılda yaban hayvanlarından insanlara geçen hastalıkların artmasının nedeni acaba sadece doğrudan yaban hayvanlarının avlanması, yenmesi ve ticareti midir? Yoksa “Gözden kaçırılan başka konular var mıdır?” gibi soruların sorulması ve cevaplar aranması, bu salgınlardan dersler çıkarılması ve gelecekte benzer sorunlarla karşılaşılmaması için gerekli. >“Prof. Dr. Doğanay TOLUNAY, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Orman Fakültesi, Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı, dtolunay@istanbul. Edu. tr Salgın Hastalıklar, Ekosistem Tahribatları ve İklim Değişikliği ile İlişkili mi? “
Yayınlanan dokümanlara bakılırsa. Dünya da tespit edilebilen salgın hastalıkları ve ölüm oranları çok dehşet verici boyutta.
Justinyen veba salgını: 541-542 yılları arasında Bizans İmparatorluğu, ama özellikle başkenti Konstantinopolis'i, Sasani İmparatorluğu, Akdeniz etrafında bulunan liman şehirlerini etkileyen bu salgın tarihteki en büyük veba salgınlarından biri olarak gösteriliyor. İlk salgında yaklaşık 25 milyon sonra gelen 200 yıl boyunca tekrarlarında 50 milyon kişinin öldüğü tahmin ediliyor. Toplamda 100 milyon yaklaşan sayıda kişinin bu salgın sonrası öldüğü düşünülüyor.
Kara Veba: Kara Ölüm ya da Kara Veba olarak bilinen bu salgın 1346-1350 yılları arasında Avrupa’da büyük yıkıma yol açtı. Asya'nın güney batısında başlayarak 1340'lı yılların sonlarında Avrupa’ya ulaştı. Salgına Yersinia pestis adı verilen bir bakterinin yol açtığı tahmin ediliyor. Salgın sebepli can kaybının 50 milyon olduğu düşünülüyor. Tarihteki en büyük veba salgınlarından biridir. Salgında nüfusun %40'ı hayatını kaybetmiştir.
Modern veba: 1894-1903 yılları arasında etkin olan salgın Justinyen ve Kara Veba salgının ardından dünyadaki üçüncü veba salgını. 10 milyon kişinin bu salgında öldüğü tahmin ediliyor. . - Modern Veba (1894-1903)Veba günümüzde azalsa da bir zamanlar insanoğlunun korkulu rüyasıydı. Üçüncü defa ortaya ilk olarak Çin’in Yunnan bölgesinde 1850’lerde ortaya çıkmış, 1894’te Hong Kong’a sıçramasının ardından tüm dünyaya yayılmıştır. 10 milyon insan ölmüştür.
HIV / AIDS: HIV’nin ilk kez 1960 yılında ortaya çıktığının bilinmesine rağmen bu dönem “sessiz dönem” olarak adlandırılıyor1970’li yıllarda yayılımı tıp dünyasının dikkatini çekmeye başladı ve veiri maymunlarda görülen SIV (Simian Bağışıklık Eksikliği Virüsü)’nün HIV virüsüne çok benzediği görüldü. Ancak uzun yıllar boyunca Afrika’nın uzak bölgelerinde sınırlı kaldı. Daha sonra virüs bütün dünyaya yayıldı Dünya üzerinde 36,9 milyon kişinin HIV ile birlikte yaşadığı belirtiliyor. 2017 yılında, HIV ilişkili sebeplerden 940 bin ölüm ve 1,8 milyon yeni HIV enfeksiyonu vakası tespit edildi. Dünya Sağlık Örgütü’nün verdiği rakamlara göre şu ana kadar HİV/AİDS nedenli ölüm sayısı 32 milyondan fazla.
Rus Gribi (1889-1890): Rus gribi olarak ortaya çıkan hastalık 1 milyon insanı öldürdü. Bu sayıya sadece 1 yılda ulaştı.
İspanyol gribi - İspanyol Gribi (1918-1920):I. Dünya Savaşı sırasında ortaya çıkan ancak İspanya’dan yayılmayıp ismi, İngilizceden çeviri nedeniyle "İspanyol gribi" olarak anılıyor. 20 milyon insanı hayattan aldı. O dönemki insan nüfusunun %5’ine tekabül ediyordu.
Son yıllarda kuş gribi salgını nedeniyle dünya basınında tekrar adından söz edilen hastalık. H2N2 virüsünün yol açtığı 1957-1958'deki Asya gribi 2 milyon, 1968-1969'daki Hong Kong virüsü ise 1 milyon kadar kişinin ölümüne neden oldu.
Kolera salgınları: Kolera salgınları çeşitli tarihlerde tekrar etti. İlk kolera salgını 1817-1823 yılları arasında yaşandı. 110 bin kişinin öldüğü düşünülüyor. Sonrasında yaşanan kolera salgını ise 1829- 1849 yılları arası görüldü. Bu salgında ölenlerin sayısı 200 bin olarak tahmin ediliyor. 1863-1879 yılları arasında yaşanan kolera salgınında ölenlerin sayısının 700 bin olduğu varsayılıyor. Hindistan ve Almanya yı etkisine alan 1881-1896 yılları arasında gerçekleşen kolera salgınında ise ölüm sayısı yaklaşık 1 milyon olarak düşünülüyor. Diğer bir kolera salgını ise 1899-1923 yıllarında Hindistan da ortaya çıkmış, Ortadoğu, Kuzey Afrika, doğu Avrupa ve Rusya’ya yayılmış. Tahmini ölüm sayısı ise 1,5 milyon. 1961 yılında görülmeye başlayan kolera salgınında ise 550 bin kişinin öldüğü varsayılıyor. Haiti Kolera salgını olarak adlandırılan kolera salgını 2011 yılından itibaren görülmeye başladı. Salgında şu ana kadar hayatını kaybedenlerin sayısı 6 bin 631 olarak belirtiliyor.
Batı Afrika ebola salgını: 2014-2017'de Batı Afrika ülkeleri Gine, Liberya ve Sierra Leone'de 11 bin 600 kişinin hayatını yitirmesine neden olan Ebola salgınından sonra 2018 yılında bir salgın daha gerçekleşti. “[email protected]”
Covit 19 salgınında şu ana kadar hastalanan sayısı iki milyon, Hayatını kaybedenlerin sayısı ise 120 binleri bulmuş durumda. Bu salgın hastalıktan biran evvel kurtulmak için bütün insanlığa görev düşmekte. Sorumluluğumuzu bilip üzerimize düşen görevleri savsaklamadan yerine getirmeliyiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun, biran evvel bizleri bu hastalıktan kurtarsın, Başta sağlık görevlilerimiz olmak üzere tüm çalışanlara güç kuvvet versin, Vefat edenlerimize rahmet, hasta olanlarımıza acil şifalar versin. Hoşça kalın sağlıcakla kalın.