Yıl dönümleri
Acı ve tatlı yıl dönümlerini hayatın içinde belli zaman dilimlerinde, düşünce dünyamızın yansımalarıyla birlikte yaşıyoruz.
Yıl dönümleri acısıyla, tatlısıyla toplumsal alınması gereken derslerle doludur. Peki yıldönümlerine toplum duyarlı mı? Bize göre elbette. Asıl duyarlı olması gereken ilgililer, örneğin toplumu yöneten veya yönetmeye talip siyasi partilerin liderleri, yıldönümlerini gereği gibi değerlendiriyorlar mı?
Açık, seçik yazıyoruz. Siyasi aktörler genelde siyasi gelecek, çıkar açısından bakıyorlar yıldönümlerine. Siyasi çıkar beklentisiyle tarihi olayları saptırabiliyorlar. Dolayısıyla da yıldönümlerine yazık oluyor. Tarihten ders alınma fırsatları kaçırılıyor.
Yarayı kaşıyarak düşmanlık olsun anlayışıyla kesinlikle gündeme getirmiyoruz konuyu. 16 Eylül 1961 Hasan Palatka’nın, Fatih Rüştü Zorlu’nun, 17 Eylül 1961’de Adnan Menderes’in, sözde yargı kararıyla, gerçekte askerlerin emriyle idam edildikleri, milletin gönlünde büyük yaralar açan çok acı olayların yıldönümünü yaşıyoruz.
Peki açılan yaradan siyasi aktörler, meclis, milli iradeyi temsil edenler özellikle askerler gerekli dersleri almışlar mı? Hayır almamışlar. Türkiye’yi darbelerle demokrasi alanı dışına çıkartan, 50 yıl geri götüren 1960 darbesi sonrası, 1971 - 1980, 1997 askeri darbelerinden gerekli dersleri alsalardı, 15 Temmuz 2016 FETÖ darbesi olur muydu? Elbette olmazdı.
Gördük, yaşadık, sadece siyasi çıkar amaçlı darbeleri savunmak, beraberinde darbeler dönemlerinin devamını getirdi. Darbecilere kol, kanat gerdi ve korudu. Hatta koltuk ikram etti. Ülkemiz de en az 50 yılını kaybetti. Geriye gitti.
Biz yaşımız gereği 1950 çok partili döneme, demokrasiye geçişi içine alan tüm süreçleri bire, bir yaşama, görme deneyimini yaşadık. Darbelerin ülkeye verdiği zararlar zincirinin devamını, 16 Temmuz 2016 darbesi FETÖ olayıyla da, yine bir daha hem de büyük mağduriyetlere, iftiralara kurban edilmek ezikliğiyle yaşadık.
Muhalefet-iktidar ilişkilerindeki kopukluklar, siyasi çatışmalar mutlak demokrasinin yerleşmesini, gelişmesini engelleme noktasında birleşiyor. Kesişiyor. Milleti karanlık zeminlere götürüyor.
Çevremizden örnek verelim. Birbirine çok yakın kişilerin, akrabaların, ailelerin bir bölümü muhalif, bir bölümü karşıt olma bilinci içinde nasıl kavgasız, siyasi düşüncelere saygılı biçimde, akrabalık ilişkilerine zarar vermeden götürüyorlarsa. Millet de bir ailedir. Siyasi aktörleri de devrede olduğuna göre, günümüzde de çok acımasız muhalefet - iktidar çatışmalarına bir son verilmesi gerekmez mi? Önce parti değil ülke çıkarını korumalı kuralı, muhalif siyasilerin gönlünde yer etmeli ve gereği uygulanmalıdır.
Büyük devlet adamlarımız Adnan Menderes, Hasan Palatkan, Fatih Rüştü Zorlu’nun demokrasi şehiti edilmeleri, 50 yıl içinde hiç unutulmamıştır. Unutulamaz da. Mekanları cennet olsun. 2016 15 Temmuz’da FETÖ ihtilali de kanlı biçimde yeniden hortlamış ve ortaya çıkmıştır. Öncekiler gibi kanla yoğrulmuştur. 249 şehidimiz adına Ömer Halis Demir’i rahmetle ve minnetle anarak konuyu noktalamak istiyoruz. Çünkü yara çok büyük ve derindir.
Diliyoruz yıldönümlerinden gerekli dersleri alırız da geleceğimiz aydınlık olur.