Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Ali Erbaş’ın, islâmi emirleri öne çıkartarak “Zina ve eşcinselliği eleştiren hutbesi”, milli ve manevi değerlerimize karşı bilinen cephenin, haksız-hukuksuz tepkisine neden oldu. Konu kamuoyunda dinle-diyanetle ilgili gereksiz tartışmaları, durduk yerde gündeme getirdi.
Konuyla ilgili tepkiler, tartışmalar artık yeter denilerek, olumlu bir yol’da ilerliyen din ve devlet ilişkilerinin, malum kesim tarafından sürekli, siyasi çıkar amaçlı, kullanılmak istendiğini yeniden ortaya koydu.
Konuyla ilgili başlangıç tarihinden itibaren demokratik haklara, din ve vicdan özgürlüğüne dayalı, ilgili kurumlar tarafından güzel açıklamalar yapıldı.
Sonuç: Kamuoyu bir daha Din-Diyanet karşıtlarının amansız düşmanlığının devam ettiğini gözler önüne yeniden serildiğini gördü. Konunun önemi, tartışmalar bizi de köşemizde, yerel ve genel bazda, eleştirilerimizi yazma gerçeğine götürdü.
Anlaşılan karşıtların seçtiği hedef Diyanet değildir. Yüce dinimiz islamdır. Dinimizdir.
Başkanın özet açıklaması: “Haram olan eşcinselliğin, zinanın Müslüman toplum yaşantısında yeri olmadığı” beyanları ne kadar güzel ve anlamlıdır.
Karşıtların vay efendim nasıl olurmuş. Beden özgürlüğü var beyanları aynen hayvanların beden özgürlüğünü, kuralsız yaşantısını savunmaktadır.
Beden özgürlüğü adıyla hayvanlaşmayı savunanlara isim vermeyelim, bilinen siyasi partilerin, sözde sivil ve meslek örgütü mensublarının sahib çıkmasıda, milletimizin onlardan beklediği, bildiği beyan ve davranışlar olmuştur.
Konuyla ilgili anayasaya, hukuka, insan haklarına, hür iradeye bağlı kurumların düşünceleri, açıklamaları gönülleri aydınlatmıştır.
Ankara Barosu mensubu değerlerimize karşı kişilerin Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlundan, Afyon Barosu Başkanı Av.Turgay Şahin’den, benzeri saygın kuruluşlardan aldıkları cevap, sağduyu sahibi büyük çoğunluğun sesidir.
Malum islamiyet, barış, kardeşlik, demokrasi, hoşgörü ve kardeşlikdir.
Ülkede barış, kardeşlik ve huzur istemiyorlar. Ramazan ayında tasarlıyarak yaptıkları beyanlarla düşmanlıklarını bir daha açıkca göstermişlerdir.
Sonuç: Din düşmanlığı kabul edilemez. Yasal yollardan da bunlara gerekli cevabın verileceğide bilinmektedir.