Laf-ı Güzaf
Kabzımalımızda mutad alışverimizi yapıyoruz. İstenilen sebzeye, meyveye ulaşmak, almak her gün dahada kolaylaşıyor. Sebzede, meyvede pazardan manava büyük gelişme var diyebiliriz.
Gelişen seracılık, seri nakliye, ihracat, üretim, tüketim, depolama derken, artık tüm meyveleri, sebzeleri 12 ay tezgahda görebiliyoruz. Hemde herkez kesesine göre, günün getirdiği üretim bereketinden istediği kadar yararlanarak.
Artık bizim çocukluğumuzun turfanda pazara patlıcan, limon gelmiş sohbetleri yapılmıyor. Bu arada tezgahtar arkadaş bizim siparişleri hazırlıyor. Diğer bölümde şık kıyafeti, kırık Türkçesiyle diğer tezgahtarla sohbet, hemde alışveriş yapan Suriyeli mülteci vatandaşın konuşmaları dikkatimizi çekiyor.
Bizim siparişleri hazırlayan arkadaş Taşpınar civarında, yani eski mahallelerimizde yaşıyor. O da Suriyeli mültecinin dikkat çeken tavırlarına takılıyor. Hacı abi siyasi otorite sınır kapılarını açarak ülkemizi mültecilerle doldurdu. Hiçde iyi yapmadı. Bu adamların büyük kısmı iyilikten anlamıyor. Mahallerimizde yaşayanlar bir kısmı hem komşu ilişkilerinde, hemde sosyal yaşamda sorunlara neden oluyorlar. Biz kendi fakirimizi aş, işsizlerimize iş bulamazken birde bunlar çıktı karşımıza şikayetlerini yapıyor.
Kültür uyuşmazlıklar, onlardaki mühacır olma yorucu yapısı, bazen can sıkıcı olaylara neden oluyor, dolayısıyla huzursuzluklar ortaya çıkıyor anlaşılan.
Türkiye’de 4 milyon civarı, İl’imizde 13 bin mülteci var. Afyondaki mültecilerin 7 bininin Suriyeli, 6 binin Afgan, Pakistan, Iraklı olması, boyutların büyüklüğünü gösteriyor.
Yüce dinimizin mühacirlere gönüllerin, kapıların açılması emrini hatırlatıyoruz. Eğer bunlar ülkeleri Afganistan, Pakistan, Irak ve Suriyede kalsalardı muhalif düşman güçler tarafından yok edileceklerdi, canlarını, ailelerini kurtarmak, korumak için mühacir oluyorlar açıklamalarımızında cevab bulmadığına üzülerek şahit oluyoruz. Arkadaşın gel mahalledeki huzursuzlukları, tartışmaları gör Hacı abi sözlerine takılıp kalıyoruz.
Sosyal, kültürel, ekonomik ve insani dengelerin bozulmasının acı sonuç’unu görüyorsunuz. Müslümanlığın Türk misafirperverliğinin hassasiyetini düşünerek anlatmak çabalarımızın ortaya konulan toplumsal huzursuzluğu gidermeye yetmediğini, çare olmadığını üzülerek kabul ediyoruz.
Mültecilere kapılarını sım, sıkı kapatan insanlığa, insani yardımlara sırtını dönen AB ülkeleri, belkide bizim yaşadığımız çözümü olmayan, çözülemeyen sorunlara kıs, kıs gülüyor olmalı.
Yalnız ülkemizde 976 bin ilkokul çağında mülteci çocuk olduğu rakamı bile, sorunun büyüklüğünü açık anlatıyor.
Rusya ve ABD’de Suriyede elde ettiği üstleri artık, hiç bir zaman terk etmeyeceğine göre çare ABD, Rusya, Türkiye, İran, Irakla birlikte Suriyedeki iç savaşı önlemek, durdurmak dolayısıyla çözmek zorundalar. Gerisi eski deyimle laf-ı güzaftır.